Yerel Seçimden Öte Anlamı Olan Seçim
Öztin Akgüç
Yaklaşık altı ay sonra yapılacak yerel seçimlerin, yerel yöneticileri seçmeden öte siyasal sonuçları olabilecek, ülkede otoriter tek adam yönetimine gidiş ya frenlenecek, engellenecek ya daha da güçlenecek. Seçimin rejimi de ilgilendiren sonuçları da olabileceğinden, seçmenlerin oy kullanırken farklı güdülerle hareket etmeleri beklenir.
Olay yalnız yerel yöneticileri seçmekle sınırlı kalsa, seçmenin tercih nedenlerinde, güdülerinde adayların niteliklerini, projelerini, projeleri gerçekleştirme yeteneklerinin ağır basması doğal karşılanırdı. Ancak seçim sonucu, ya AKP’nin güçlendiği seçmen kitlesinin Sayın RTE’yi desteklediği kanısını yaygınlaştıracak ya da AKP’nin gidici olduğu izlenimini uyandıracaktır. Bu tür bir izlenim, baskıyı azaltacak, keyfiliğe, baskıya karşı direnmeyi güçlendirecek, bürokraside partizanlığı bir ölçüde frenleyecek, sağ kanatta yeni oluşumlara, oy kaymalarına yol açabilecektir. 2002 yılından itibaren güçlenen, Cumhuriyet karşıtlığı eğilimleri tersine çevirebilecektir. Gidici olarak bakılan kişiler, partiler güçlerini büyük ölçüde yitirirler. Böyle bir güç yitirme demokrasinin geleceği açısından da umutlu bekleyişlere olanak hazırlar.
Yerel seçimin siyasal ve toplumsal açıdan önemli sonuçları olabileceği beklentisi, özellikle muhalif partilerin aday seçimine özen göstermesine gerek olmadığı gibi bir algıya da yol açmamalıdır. Adayın nitelikleri oy oranı üzerinde etkili olduğu gibi, partiyi iktidara götürecek yolu açması açısından da önemlidir. Yerel idarelerin hizmetleri, genel merkezi bütçeye dahil idarelerin sağladıkları hizmetlerden daha çok halkın yaşam düzeyini etkilemektedir.
Yerel hizmetlerin görülmesinde başarı, kamuda güven duygusunun güçlenmesine yol açar. Yanlı, abartılı bir yorum olarak da düşünülebilir. 1989 yerel seçimlerinde SHP’nin birinci parti olarak çıkmasının önemli politik sonuçları olmuş, Özal dönemini sonlandırmıştı. Ancak aday belirlemeye gereken özenin gösterilmemesi sonucu, bazı illerde yerel hizmetlerin gereken düzeyde sağlanamaması, izleyen yerel seçimlerde oyları etkilemiş, bazı illerde CHP üstünlüğünün sona ermesine de yol açmıştı. Yalnız oy hesapları açısından değil, izleyen seçimlerde de başarıyı belirleyen bir etken olması yönünden de aday belirleme ve adayın nitelikleri önem taşımaktadır. Bazı seçmenlerin olaya yalnız yerel yöneticilerin seçimi gibi bakmaları kuşkusuz bir eksikliktir. Seçmen olayın önemli siyasal ve toplumsal sonuçları olabileceğini de göz önünde tutarak oy kullanmalıdır.
Özellikle CHP, ileride iktidar amaçlıyorsa göstereceği adaylara, yalnız bir oy fazla gelme anlayışı ile yaklaşmamalı, başarı kazanma kapasitesi ile parti ilkelerine bağlılığı da göz önünde tutmalıdır. Yerel yönetimlerde hizmetlerin görülmesiyle de başarı kazanılamaması parti imajını zedelediği gibi kişinin partiye bağlılığının zayıflığı da sorun yaratmakta, karşıt partilere koz vermekte, bu kişiler bazı beklentilerle partiyi bırakıp gidebilmekte, başka partilere geçebilmektedirler.
Bazı seçmenler de farklı düşüncelerle çekingen davranmakta, oy vermeye dahi gitmemektedirler. Günümüzde CHP yönetimi bazı çevrelerce etkisiz görülmekte, CHP yönetimine kızan bazı seçmenlerde oya gitmeme gibi bir davranışla tepki verme yolunu seçecekleri izlenimini vermektedirler. Bu grup seçmenden daha geniş bir görüş açısıyla tutarlı davranış beklemek uygun olur.
Parti kimliği ile yöneticileri birbirinden ayırmak gerekir. Yöneticiler geçici, parti ise kalıcıdır. Parti yönetimine bakarak tavır koymak için oya gitmemeyi, Türkiye’nin bugünkü koşullarında çok da gerçekçi ve akılcı bulmuyorum. Gerçekten Türkiye Cumhuriyeti’ni yaşatmak istiyorsak seçimin doğurabileceği sonuçları öngörüp ona göre hareket etmek zorundayız. Seçmenin rasyonel davranarak, kendi yöresinde seçimi kazanabilecek muhalif adaylara oy vermesi, Türkiye’nin geleceği konusunda umutları yeşertecektir.