Devlet Bahçeli: Çok yanlış bir adım atılmıştır
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Amasya’nın Merzifon ilçesinde halka seslendi. Bahçeli, Cumhuriyet Meydanı’nda konuşmaya başladığı sırada yağmur bastırdı. Yağmura aldırış etmeyen Bahçeli, AK Parti hükümetine yüklendi.
30 Mart seçimlerinin Türkiye’nin geleceği açısından önemli olduğunu belirten Bahçeli, “Her ne kadar belediye başkanı, belediye meclis üyelerini seçmiş olmakla beraber Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sosyal-ekonomik sorunlar iç ve dış tehlike ve tehditler bu seçimlere çok daha farklı bir anlam yüklemektedir.” dedi. Ak Parti Hükümeti’nin 11 yıldır iktidar olduğunu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de sayısal çoğunlukta olduklarını hatırlatan Bahçeli, “Programında ne varsa, millete ne vaat etmişse yapmaya muktedir bir iktidar. Ancak manzaraya baktığımız zaman 11 yıllık bir dönem içerisinde bazı dikkatleri 4 kavramda toplamak mümkün. Bu iktidarın genel görünümü içerisinde Türkiye nereye gelmiştir? Açlık, ahlaksızlık, adaletsizlik ve asayişsizlik başını almış gidiyor. Büyük şehirlerimizde can ve mal emniyeti kalmamıştır. Kadına yönelik şiddet gittikçe artmaktadır. Yuvaların yıkılması düne göre daha da artarak devam etmektedir. Büyük bir şeyde çok büyük sıkıntılar çekilmektedir. Özellikle asayişsizlik büyük şehirlerde bu yönüyle dikkat çekiyor. Her gün olay, her gün cinayet, her gün bunalım içerisinde insanların cinnet geçirerek kendilerini katletmeleri. Bunlar Türkiye’yi artık yaşanabilir Türkiye olmaktan çıkartıyor. Öbür taraftan açlık yaygınlaşıyor. En son yapılmış bugünkü hükümetin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından araştırmalarında nüfusumuzun 76 milyonu bulduğu, bu 76 milyonun yüzde 59’unun yoksul olduğu, yoksul olan vatandaşlarımızın ise 44 milyonu bulduğu ama bunların içerisinde 13 milyon var ki, bunlar şiddetli yoksul ve açlık sınırının altında olan insanlarımızdır. Şimdi manzara budur. Gelir dağılımındaki adaletsizlik gittikçe artmaktadır. Nüfusun bir bölümü var ki, buna yüzde 20’si diyelim, milli gelirden yüzde 56 alıyor. Bir gurup var ki, onlar da yüzde 20 diyelim. Onlar da yüzde 4 ve 5 arasında alıyor. Yani milli gelirden pay alan yüzde 20’lik bir nüfus var. Geriye kalanların alayından fazla bir gelire sahip. Bu gittikçe açılıyor. Bu gidişat, yakında yiyenlerle yemeyenlerin kavgasının işareti olabilir. O sebepten dolayı Türkiye kendisine çekidüzen vermek zorundadır. Ama bu böyleyken Türkiye’de çok yanlış bir adım atılmıştır. Türkiye’de bugünkü siyasi iktidar kendisine verilen desteği anlayamamıştır, kavrayamamıştır, yorumlayamamıştır. Yakın bir yandaş grubu zengin etmek, onları beslemek birçok rantla birçok yolsuzluklarla onların servetine servet katmak bugünkü iktidarın en büyük yanlışı olmuştur. Yüzde 51’le gelmiştir, ama yüzde birlik bir Recep Tayyip Erdoğan avlusunda bulunan insanlar zengin olmuşlardır.” diye konuştu.
“Adalet ve Kalkınma Partisi’nden olan kardeşlerime sesleniyorum” diyen Bahçeli şöyle devam etti: “Hepimiz bu milletin evlatlarıyız. Değişik siyasi partilerde olabiliriz, ama önce ülkem sonra milletim sonra partim anlayışıyla hareket etiğimizde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yöneticilerine şunu söyleyiniz, deyiniz ki ’85 gün önce 17 Aralık 2013 tarihinde bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olmuştur. Bu operasyonda 41 kişi tutuklanmıştır. Bu 41 kişinin içerisinde kimler bulunmaktadır?’ Bir, bir belediye başkanı vardır. İki, bir genel müdür vardır halk bankasının genel müdürü. Üç 4 bakan ve çocukları vardır. Beş İran’dan gelmiş ne idüğü belirsiz İran’dan gelmiş bir uşak vardır. Yolsuzluk ve rüşvet üzerine savcılığın talimatı kolluk kuvvetlerinin operasyonuyla tutuklanmışlardır. Hiç görmediğimiz, hiçbirimizin aklına gelmeyen usuller var. Adalet ve Kalkınma Partisi bu tarihi fırsatı 3 -5 kişi için nasıl heba edebilir? Hangi partiye nasip olmuştur 11 yıl iktidar olmak? Ama görüyorsunuz bir banka genel müdürü atamış, genel müdür kalkmış ayakkabı kutusunun içine 4.5 milyon dolar para saklıyor. Olacak şey mi? Hangi birimizin aklına gelir? Merzifonlu bir mağazadan ayakkabı almış olsak kutuyla eve götürdüğümüzde, kutuyu bir kenara koyarız, çocuğa ayakkabısını veririz. O da sevinçten bir gece yastığının yanına koyar, ertesi gün giyer. Kutuyu birden hatırlamaz. Ama bir torpilin tarif ettiği genel müdür orada ayrıca kalkıp birçok yönüyle 4.5 milyon dolar parayı oraya koyuyor. Bu nasıl iştir? Bir de bunu hayır işleri için toplandığını söylemek bir Başbakan’a yakışır mı? 4 bakanın çocuklarının evinde 7 tane kasa var? 7 tane kasadan çok sayıda dolar ve Avrupa Euro’su var. Bunlarla ilgili olarak bir de kolları yoruluyor bu genç kardeşlerimin. Bir de para sayma makineleri almışlar. Bu nasıl bir anlayıştır? Bunların hepsi yalansa, bunların hepsi iftiraysa, bunların hepsi Recep Tayyip Erdoğan’a yapılan komploysa o zaman Sayın Başbakan, 85 günden bu yana kimseden şikayet etme, kimseye hakaret etme, kimseye alçak, hain olarak suçlama. Sen şöyle bir etrafına bak. Bunlarda böyle bir hal varsa kollarından tut karakola kadar götür, komiser beye ’al bunları ne ediyorsanız, edin de.’ Ama bunu yapmıyor, hala inkar ediyor. Savcılara kıyıyor, 8 bin polis kardeşimizi yerinden ediyor, 28 valinin yerini değiştiriyor, 6’sını merkeze alıyor. Bunları niçin yapıyorsun? Bunları böyle yaptığın 85 günden beride il il dolaşıyorsun. Yetmiyor televizyonlara çıkıyorsun. Sabaha kadar yine konuşuyorsun. Peki, niye yolsuzluk ve rüşvetin üzerine gideceğim, köküne kadar kazıyacağım demiyorsun?”