Başbakan Bitlis’te konuştu
Pensilvanya onlara ne diyor biliyor musunuz?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin Bitlis’teki mitinginde konuştu.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Konuşmamın başında önceki gece Kayseri’den, bizim mitingimize gelirken Kırşehir’deki kazada şehit olan polis memurlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Aynı kazada yaralanan polislerimize de acil şifalar diliyorum. Şehit polislerimizin ailelerine sabır diliyorum, acılarını yürekten paylaşıyorum. Görevleri başında şehit olan bu kardeşlerimizim mekanı inşallah cennet olur.
“SAİD NURSİ’Yİ RAHMETLE YAD EDİYORUM”
Yiğitliğiyle vatanseverliğiyle Said Nursi’yi rahmetle yad ediyorum. Merhum Said Nursi’nin doğduğu köy Nurs köyüdür, ismini 1960’tan sonra Kebirli olarak değiştirmişlerdi. Ne zaman 1960. Biz İçişleri Bakanlığımıza talimatı verdik, gerekli düzenleme yapıldı, tarihi ismini iade ettik.
“YER İSİMLERİ 27 MAYIS VE 12 EYLÜL’DEN SONRA DEĞİŞTİRİLDİ”
Burada sizlerin de tüm Türkiye’nin de şunu özellikle bilmesini istiyorum. Bu çok istismar ediliyor. Kendi ülkesinin tarihini bilmeyen CHP ve MHP tarafından bu konu çok istismar ediliyor. Yer isimlerini, cumhuriyetinin kuruluşuyla değiştirilmedi, 27 Mayıs 1960 ihtilalinin ve 80 ihtilalinin ardından değiştirildi. Şimdi biz isimleri iade edince CHP MHP başka yerlere çekiyorlar.
40 ÇÜRÜK YUMURTA BENZETMESİ
Şimdi burada ne oldu? Beş parti birleşti mi? Üç çürük yumurtadan bir yumurta olmaz. Bunların durumu da bu. Biz 27 Mayıs ve 12 Eylül’de insanımıza yapılan zulmü ortadan kaldırdık. İsimlerle şunlarla bunlarla uğraşmak küçük insanların işidir.
“SAİD NURSİ BİLDİĞİ YOLDAN DÖNMEDİ”
Said Nursi burada, Nurs köyünde doğdu. Burada ve başka illerde eğitim aldı. Birinci Dünya savaşında milis kuvvetlerine katılarak düşmana karşı bu toprakları o da savundu. Esir düştü, esaretten kurtuldu ülkesine döndü. Said Nursi’ye çok zulmettiler. Çeşitli bahane iftiralarla tutukladılar. Hapishanelere gönderdiler. Bütün ömrü hapishanelerde sürgünde geçti. Eserlerini yasakladılar. Ders vermesini yasakladılar. Talebelerine çok zulmettiler. Ama Said Nursi bildiği yoldan dönmedi. İnançlarından ilkelerinden değerlerinden asla taviz vermedi. Ülkesini vatanını terk etmedi.
Şimdi ben size bir şey göstermek istiyorum. Bu eser Said Nursi hayattayken diyanet işleri başkanıma mektup yazmış, kitabın basılmasını rica etmişler. Maalesef bu talebi yerine getirilmedi, tam tersine tek parti CHP iktidarı tarafından 27 Mayıs sonrası kimi hükümetler tarafından yasaklandı. Dağıtılması okunması engellendi. İşte biz o arzusunu yerine getirdik. Diyanet işleri başkanlığımız İşaratül İcaz kitabını bastı.
“BEŞ YILDA NE GÖRDÜNÜZ?”
İşte Türkiye buralara ulaştı, hamdolsun bugünleri gördük. Yasaklanan toplatılan yakılan kitaplar özgürlüklerine kavuşuyorlar. Peki bu BDP bugüne kadar ne yapmış? Bulundukları belediyelerde halka hizmet namına ne var? Bunlar çıkıp biz Kürtlerin temsilcisiyiz diyorlar. Diyenler, acaba benim Kürt vatandaşlarıma ne hizmet verdi bugüne kadar? İşte Tatvan’ın hali. Beş yılda ne gördünüz? Belediye demek hizmet demektir hizmet. Eser üretebildiler mi? Var mı eserleri?
“ALİM KENDİSİNİ BİLEN KİŞİDİR”
Şimdi birileri çıkıyor Başbakan ilme ve alimlere ağır sözler söylüyor diyorlar. Bizim ilime hürmetimiz bellidir, alime hürmetimiz bellidir. Şu bastırdığımız eserler bile bizim hassasiyetimizin ispatıdır. Ama burada Bitlis’te bir şey söyleyeceğim. Alim sadece bilen değildir, alim kendisini bilen kişidir. Alim hırslarını yenen kişidir. Alim vatanını ülkesini milletini seven kişidir. Hem holding patronu olacaksın, büyük paraları idare edeceksin, hem de alimim diyeceksin. Soruyorum Allah aşkına alimin bu işlerle ne alakası var ya? Alim öğrenci yetiştirir, alim eser yazar. Tehditlerle, şantajlarla iş göreceksin, zulmedeceksin, ananaslarla tespihlerle iş göreceksin, hem de alimim diyeceksin. Soruyorum Allah aşkına, insanların mahrem görüşmelerini dinleyeceksin, bunları kaydedeceksin, iftira için şantaj için kullanacaksın, hatta insanların yatak odalarını gözetleyecek kaydedecek şantaj yapacaksın. Sonra da ben alimim diyeceksin. Soruyorum tarihte böyle bir alim var mı? Tarihte kendi ülkesini karıştıran alim gördünüz mü? Hiçbir sebep yokken ülkesinden kaçan, ülkesine dönmeyen, ülkesine kötülük yapan alim gördünüz mü?
“HAYATINDA ONU BİR KERE GÖRMÜŞ DEĞİL”
Ne diyor Said Nursi? Bunun Said Nursi’yle de alakası yok ha. Hayatında onu bir kere görmüş değil. Ne diyor Said Nursi? “Bakì hakikatler, fânî ve sukùt edebilir şahsiyetlere binâ edilmez”
“EY PENSİLVANYA’NIN PEŞİNE TAKILAN KARDEŞLERİM”
Tekrar ediyorum, ey Pensilvanya’nın peşine takılan kardeşlerim. Başınızı iki elinizin arasına alın düşünün.
Bir başbakanın görüşmelerini kayda alanlardan Allah aşkına alim olur mu? Bakanlarıyla, cumhurbaşkanıyla yaptığı görüşmeleri kayda alanlardan soruyorum alim olur mu? Ben bunların inancından da şüphe ediyorum. Benim dinimde böyle bir şey yok. Devletlerin sırlarını kaydederek, ülkede fitne çıkararak, baki hakikatlere ulaşmanın mümkün olmadığını görmelerini istiyorum. İslam dini azizdir. Elbette birilerinin yaptığı kötülükler dine asla zarar veremez. Ama bundan insanlar, duygular nesiller yara alır. Gerçek alimler bundan yara alır.
Gerçek alimlerin, gerçekten hak için hizmet edenlerin işte bu yanlış kişilerle mesafe koymaları tarihi bir sorumluluktur. Kendisini ilme talebe yetiştirmeye adamış gerçek cemaatlerin, aralarına mesafe koymaları tarihi bir sorumluluktur. Derdi yardımlaşma paylaşma olan samimi yapılan samimi yapıların, holdinge dönüşmüş yapanlarla aralarına mesafe koymaları insani sorumluluktur.
Şimdi şu BDP’nin, soruyorum Allah aşkına, burada hizmet denilen bir derdi olabilir mi? İşte şu 10 yıl zaten bunu gösteriyor. Ben Türkiye’ye hitap ediyorum. Sizlere iki belge göstereceğim. Bunlardan bir tanesi iki numaralı belge.
Said Nursi tarafından yazılan gençlik rehberi kitabının yasak edilmesi toplandırılması bakanlar kurulunun 15 Temmuz 1948 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır. İmza, cumhurbaşkanı ismet İnönü. Altında da bakanlar kurulunun imzaları. Daha bitmedi, devam ediyoruz. Bir başka belge. Ben belgeyle konuşuyorum. Kılıçdaroğlu ne ile konuşur bilmem.
Kastamonu vilayet merkezine yerleştirilmiş olan Saidi Kürdi’nin Afyon vilayetinin Emirdağ kazasına nakli, 9 ağustos 1944 tarihinde kabul olunmuştur. İmza ismet İnönü. Kılıçdaroğlu be siz busunuz ya. Siz bu ülkenin kutsallarına bu ülkede hayat hakkı tanımadınız ya. Artık açık açık ne diyor Pensilvanya, abileri dolaştırıyor, sms’ler dolaştırılıyor, oyunuzu CHP’ye MHP’ye BDP’ye verin diye telkin yapıyor. Pensilvanya’daki zatta vefa olsa o da CHP’yle hareket edemez. Ne diyorlar, arabanın sağ tekeri bozulduysa sol tekerle devam et. Sonra ne olur? Şarampole yuvarlanır gidersin, olacak olan budur.
Bunlar ne zaman iktidar ortağı olduysa o zaman kamyonu devirdiler. Şimdi de üç kafadar yollarına devam ediyorlar. Bunlar zaten araç devirmekte bunlar baya ustadır. Bunların gideceği yer uçurumdur. Başka yere gidemez. Burada bir şey söyleyeceğim. Mersin’de dinleme skandalını ortaya çıkardık. 123 kişiyi dinlemişler. Vali korumaları hakim, memurlar, AKP CHP MHP il başkanları keyfice dinlenmişler. Bunun dışında Selam örgütü diye bir örgüt uydurmuşlar 3 bine yakın kişiyi üç yıl dinlemişler. CHP’nin genel merkezini, MHP’yi dinlemişler. Ama hiçbirinde ses yok, tık yok. Gazetecileri sanatçıları dinlemişler. Günlerdir bu skandalla ilgili soru sorduklarına şahit oldunuz mu?,
Pensilvanya’da onlara ne diyor biliyor musunuz? Susun susun. Talimatları oradan alıyorlar. Üç kafadar, CHP MHP Pensilvanya. Türkiye’ye karşı yapılan bir saldırı var. Şimdi MHP’nin genel başkanı çıkmış, CHP’nin genel başkanını savunuyor. Ben genel müdür diyorum ya. Diyor ki “genel müdürlük diyor yüksek makamdır diyor” E tamam ne diye rahatsız oluyorsun? Şimdi de bir araya geldiler. Genel müdür, partisi aynı şekilde Bahçeli hepsi bir aradalar.
Dünyada hiçbir zaman zalimler eksik olmayacak. Ama biz ne diyeceğiz? Zalimler için yaşasın cehennem diyeceğiz.