Erdoğan, Kırıkkale’de halka seslendi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kırıkkale’de de CHP, MHP ve Hizmet Hareketi’ne yönelik eleştirilerine devam etti. Mitingde vatandaşlardan çocuklarını dershanelere göndermemelerini isteyen Erdoğan, boykot çağrısına gazeteleri de ekleyerek “Göndermeyin bunların dershanelerine, çekin alın çocuklarınızı. Bunların gazetelerini de okumayın. Bunların gazetelerine de gereken dersi verin. Abonelik mabonelik neymiş bunu görsünler. Ders alsınlar. Bu paralel yapının yolsuzluklarını özellikle ortaya çıkaracağız. Kurban derilerinde nasıl yolsuzluk yaptıklarını, himmet adı altında makbuzsuz topladıkları paraları nasıl kullandıklarını, şantajlarını, tehditlerini bütün illegal işlerini tek tek ortaya dökecek, bunun hesabını soracağız.” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçim mitinglerine Adıyaman ve Kırıkkale ile devam etti. Öğleden sonra 17.00’de Kırıkkale’de Cumhuriyet Meydanı’nda konuşmaya başlayan Erdoğan’ın hedefinde yine CHP, MHP ve Hizmet Hareketi vardı. Konuşmasının başında Neşet Ertaş’ı anan Erdoğan, “Aşkınan çalışan yorulmaz, ne zaman ki öldün işte o zaman yoruldun.’ İşte milletine ülkesine bayrağına hizmet için çalışan yorulmaz.” mısralarını okudu.
Erdoğan, “Başkaları tahrip etmenin mücadelesini veriyor, varsın versinler, bu milletin içine fitne sokmaya çalışanlar var, versinler. Hesabın üzerinde bir hesap var bilesiniz. Kaderin üstünde bir kader var. Bu fitneyi fesadı milletimin içine sokanlar bunun hesabını er veya geç verecekler. Başkaları bozmanın parçalamanın mücadelesini veriyor, varsın oyalansınlar, biz hep yapan olduk, inşa eden olduk, imar eden olduk, öyle devam edeceğiz. Biz laf değil icraat ürettik. Ama diğerlerine bakın. Biz yine icraat üreteceğiz.” şeklinde konuştu.
“MHP VE CHP KIRIKKALE’YE KAÇ KEZ GELDİ?”
Erdoğan, konuşmasında muhalefet partilerini eleştirdi: “Muhalefet partilerinin genel başkanları buraya kaç kez geldi, hal hatırınızı sordular, derdinizi dinlediler? Biz o kadar işimizin arasında 81 vilayetimize defalarca gittik. Yüzün üzerinde başkenti dünyada dolaştık. Ülkeleri, şehirleri ziyaret ettik. Ama onlar 70 kilometre mesafede Kırıkkale’ye gelmiyorlar, gelemiyorlar. Seçimden seçime yola çıkıyorlar. Meydana çıkıyor, sınırlı sayıda miting yapıyorlar. Sivas’tan öteye de gidemiyorlar ha. Hakkari’ye Bitlis’e gidemezler. Bunların siyaseti kaset siyaseti. CHP genel müdürü kasetle geldi şimdi kasetle gideceği günü bekliyor. MHP genel başkanı da kasetlerle tehdit edildi, şimdi o da kaset siyaseti yapıyor.”
“MHP VE CHP’DEN BİR ŞEY OLMAZ”
Konuşmasında Bahçeli’ye de seslenen Erdoğan, “Beni de kulaklarımdan tutup getirecekmiş. Sen kendine bak ya. Sen bir defa ayaklarının üzerinde durmasını bir öğren ya. Bunlar kardeşlerim yıllar yılı şu MHP’nin başındaki zat işte gördünüz bir iktidar fırsatı yakaladı. Ne kadar kaldı? 5 yıllığına geldi 3,5 yıl kaldı, sonra kaçtı gitti. Niye duramadın 5 yıl. Hani 5 yıl çalışacaktın. Millet sana 5 yıl fırsat verdi niye yapmadın? Bu MHP’den bir şey olmaz. Ey MHP’ye gönül verenler. Şöyle bir düşünün. Ey başkan sen bir kere bir fırsat yakaladın, sana 5 yıllığına bu millet koalisyon ortaklığı verdi, onda da kaçıp gittiniz. Ben sana nasıl güveneyim. Sakarya, Düzce, Kocaeli depremlerinde batırdınız. Yolsuzlukların biri bin para. Biz geldik onları tamamladık, bitirdik. Onlar Ziraat Bankası’nı, Halkbank’ı, Vakıfbank’ı batırdılar. 42 milyar dolar görev zararı deyip millete yutturdular. Şimdi Ziraat, Halkbanka, Vakıfbank kazanıyor.”
Erdoğan, kasetlere de değindi: “Suç olduğu halde, bunlar Anayasa’ya aykırı olduğu halde, en başta insanlığa, vicdana, dürüstlüğe aykırı olduğu halde günlerdir ne yapıyorlar. Tutturmuşlar bir kasettir gidiyorlar. CHP genel başkanı halef selef olduğu zatın kasetleri yayınlandığında yarım saat içinde durduran ben oldum. Bakanıma talimat verdim, engelledik. MHP’nin aynı şekilde bu tür yayınlar yaptılar engelledim. Bizim ne inancımızda ne kültürümüzde ne ahlaki değerlerimizde bunun yeri var. Bizim bu yaklaşımımızı farklı şekilde değerlendirmek istiyorlar. Bu CHP ve MHP başındakiler ruh ikizidir. Yanlarına bir kişi daha buldular 3 kafadar oldular. Üçüncüsü Pensilvanya. Şimdi üçlü oldular. Bunların derdi 17 Aralık’ta güya bizi yıkacaktı, darbe yapacaklardı, tutmadı. 25 Aralık’ı denediler, o da tutmadı. Ocağı denediler, o da tutmadı. Şimdi hesapları neymiş biliyor musunuz, bu seçimde bizi yüzde 35’in altına indireceklermiş. Ve nisan ayında hükümeti devireceklermiş.”
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün öğrendim duydum. Şimdi söylemeyeceğim. Burada bazı ablalar sokaklarda sokak aralarında dolaşıyorlarmış. Nasıl ablaysa neyin ablasıysa onlar. Bunlardan kapılarınızı çalanlar oldu mu? Eğer kapınıza geliyorlarsa onlara birkaç kelime söyleyin. ‘Sen utanmıyor musun’ deyin. Senin Elmadağ’ın düzelen yollarından hangi yüzle gidip geliyorsun deyin. Sen bu ülkenin gündemi belirlenen değil gündem belirleyen ülke olmasında rahatsız oldun öyle mi? Peşinde olduğun hocan bizim başörtümüze ‘füruattandır’ dedi. ‘Üniversiteye gidecekseniz başlarınızı açın’ dedi ya. Yeri geldiğinde de onlar için amaç her şeyi meşru kılar. O zaman bir kadeh de atabilirsin dedi ya. Bunlar için her yol meşru. Ben de şimdi diyorum ki gece yarılarında yurtlarında çocukları kaldırıp şahsıma beddua seansları yapıyorlarmış. Bize lanet okuyorlarmış. Bunlar bumerang gibi döner sahibini vurur. Kırıkkale’de de sokak aralarında dolaşanlar yine aynen bize lanet okuyorlarmış. Bunlara 30 Mart’a kadar 26 gün var. Durmaksızın gece gündüz demeden hanım kardeşlerim çalışmaya var mıyız? Bildiklerimizi bilmeyenlere duyurmaya var mıyız? Hiç durmayacağız. Kapı kapı dolaşacağız. 30 Mart akşamı sandıkları AK Parti’yle patlatmaya var mıyız?”
Erdoğan, Adıyaman’da gösterdiği gazete manşetlerini burada da gösterdi: “Yanımda bazı belgeler var. CHP’nin genel müdürü akşam başka sabah başkadır. Doğru konuşmak yoktur. Takiyyecidir, yalan bunda ganidir. Milliyet gazetesi 27 Aralık 2012, reklam oluyor, ama yine de söyleyeyim. Başbakanı dinleyen hangi derin devlet diyor. Şimdi cevabını veriyorum; o derin devlet ortak hareket ettiğin derin devlet. Paralel devlet paralel yapı. Ne diyorlar şimdi, AK Parti’ye oy vermeyin. Nereye verin? Ya CHP’ye ya MHP’ye. Cevabını bulduk mu? Bu bir. Bir diğerine geliyorum. Yine aynı zat. CHP’nin genel müdürü, bu da Türkiye gazetesinde. 27 Aralık 2012. Başbakanın dinlenmesi çok vahim bir olay. İyi ki anladın be. Hayrola? Nasıl oldu bu. Günaydın. Geliyorum üçüncüsüne. Bakın bu çok enterasan. Hürriyet gazetesi, 2 Nisan 2011. Ortaklar biliyorsun, beraber çalışırlar. Cemaatten Gülen’e mesaj diyor; cemaat saydamlaşsın. Cemaat saydamlaşsın. Kim diyor CHP’nin genel müdürü. Bunlar bu. Bunlarda dürüstlük yok. Takiyye var.”
KILIÇDAROĞLU İSMİNİ KULLANDI
Daha önce CHP Genel Başkanı’nın adını ağzına almayacağını söyleyen Erdoğan, konuşmasında Kılıçdaroğlu ifadesini ağzından kaçırdı: “Bunlar kasetlerle dolaşıyorlar. Bu Kılıçdaroğlu ismini ağzıma almayacaktım almıyorum da olayı anlatmak için. CHP genel müdüründen genel başkan olmaz. Bundan olsa olsa İstanbul Tahtakale’de kaset satıcısı olur. Tahtakale’de kaset satsın ya. MHP’nin genel başkanına geliyorum. Yıllardır bu zat bu partinin genel başkanı değil mi? Bu MHP birinci dönem Parlamento’ya bile giremedi. Şu andaki oyları ortada. Hala siz bu adamın peşinde niye dolaşıyorsunuz? Bu adamla bir yere varamazsınız. Güven vermiyor. İftira ile siyaset olmaz dürüstlükle siyaset olur. Halk dürüst lider arıyor dürüst. Sen Sakarya’da Düzce depreminde Kocaeli depreminde rezili rüsva edeceksin ama AK Parti Van depremini bir yılda toparlayacak. Simav, Bingöl depremini bir yılda toparladık, bu şehirlerimizi yepyeni şehirler haline getirdik. Eğer çarkçıbaşı Kemal diyorlarsa boşuna demiyorlar. Sabah başka akşam başka.”
Erdoğan, şöyle devam etti: “Pensilvanya Türkiye’yi karıştırmaya çalışıyor. Bu bir çete bir örgüt. Bu Pensilvanya ve CHP ittifak yaptılar. İstanbul’da yolsuzluğu tescillenmiş bir zatı aday yaptılar. Savaş Ay’la söyleşi yapmışlar. Pensilvanya’daki zat ne diyor, Cebrail parti kursa desteklemem. Şimdi bu zat CHP’yi destekliyor. CHP’nin İstanbul adayını destekliyor. Ne oldu? Duvara tosladılar, çuvalladılar umdukları gibi çıkmadı oylar artmıyor. İstanbul bu isme hiç mi hiç tenezzül etmedi. Miting yapıyor, alkışlamayan bir vatandaş var, alkışlamadı diye kızıyor. Teneke gibi durma diyor. Bir siyasetçi bunu der mi ya. Bir vatandaşa yumruk atıyor. Bunlar vatandaşı miting meydanından kovuyor, vatandaşım da bunları 30 Mart’ta sandıktan kovacak. Vatandaşa yumruk atıyor, vatandaş da bunlara sandıkta yumruğu vuracak.”
Erdoğan, MİT TIR’larına değinerek şunları söyledi: “Paralel bazı savcılar MİT’in Suriye’deki Türkmenlere yardım götüren TIR’larına sanki düşman TIR’ıymış gibi saldırıyorlar. MİT mensubu yüzbaşı üsteğmenin yere yatırıyor ellerini kelepçeliyorlar yetmiyor bir de darp ediyorlar. MİT’e alçakça haince saldırı düzenliyorlar, Türkiye’nin en mahrem en gizli stratejik konuşmalarını dinliyor, bunu servis ediyorlar. MHP şimdi konuşmayacak da ne zaman konuşacaksın? Vatansever milliyetçi olduğunu şimdi değil de ne zaman göstereceksin. Birlikte çuvalladılar, ayakları dolandı, foyaları meydana çıktı, maskeleri düştü. 30 Mart’ta işte bunlara hesap sorma zamanıdır.”
“KURBAN HİMMETLERİNİ ORTAYA DÖKECEĞİZ”
Erdoğan, konuşmasında Hizmet Hareketi’ne yönelik açılacağı söylenen davanın da ipuçlarını verdi: “Hiç merak etmeyin. Biz de hukuk yoluyla bunun hesabını soracağız. Bu darbe girişimini onların burunlarından fitil fitil getireceğiz. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak. Bu paralel yapının yolsuzluklarını özellikle ortaya çıkaracağız. Kurban derilerinde nasıl yolsuzluk yaptıklarını himmet adı altında makbuzsuz topladıkları paraları nasıl kullandıkları, şantajlarını, tehditlerini bütün illegal işlerini tek tek ortaya dökecek, bunun hesabını soracağız.”
Erdoğan, boykot çağrılarını Kırıkkale’de de yineledi: “Bu ülkeye ihanete kalkışan bunun bedelini öder. Sakın ha bunların dershanelerinde artık çocuklarınızı bırakmayın. Çekin alın çocuklarınızı. Bunların okullarına çocuklarınızı göndermeyin. Buna var mıyız? Yıllık rantları buradan 1 milyar dolardı. Bu para gidince bunlar hoplamaya zıplamaya başladılar. Bakınız bize devletin okulları yeter. Hafta sonlarında takviye kursları noktasında Milli Eğitim olarak cumartesi pazar ücretsiz olarak biz takviye derslerini vereceğiz. Biz öğretmenlerimize de burada bedelini devlet olarak biz ödeyeceğiz. Göndermeyin bunların dershanelerine, çekin alın çocuklarınızı. Bunların gazetelerini de okumayın. Bunların gazetelerine de gereken dersi verin. Abonelik mabonelik neymiş bunu görsünler. Ders alsınlar. Çünkü bu milletin mahremine girenlere gereken dersi verme zamanıdır. 30 Mart bu açıdan çok önemli. Bu ülkenin huzuruna istikrarına güvenliğine el uzatan cevabını alır. Türkiye Cumhuriyeti devletini gizli görüşmelerini dinleyenler bunun cevabını alır. Bu ülkenin başbakanını, cumhurbaşkanını dinleme hakkın yok. Genelkurmayını dinleme hakkın yok. Bakanlarını dinleme hakkın yok. Bunları bile dinlediler yahu. Bizde güvenli hat denen bir olay vardır. Kriptolu telefonları, bunları bile dinlediler yahu. Bu casusluktur, bu ajanlıktır. Bunlar kim adına çalışıyor. Bunlar Türk milleti adına çalışmıyor.”
Erdoğan son olarak Kırıkkalelilere şu çağrıyı da yaptı: “26 gün kapı kapı dolaşalım. Bunlar bizim abilerimizi de ablalarımızı da görsünler.”
Erdoğan, Kırıkkale’ye ikisi Başbakanlık helikopteri, biri polis biri de özel harekat helikopteri olmak üzere 4 helikopterle geldi, tören alanını yukarıdan izledi.