Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Şahin: Biz, kimin yönettiğine değil o şehir neyi hak ediyor ona bakıyoruz
Türkiye Belediyeler Birliği ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, “Biz, kimin yönettiğine değil o şehir neyi hak ediyor ona bakıyoruz.” dedi.
Anadolu Ajansı (AA) Atölye Stüdyosu’na konuk olan Türkiye Belediyeler Birliği ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Hüseyin Yılmaz, Yurt Haberleri Editörü Orhan Topal, Yurt Haberleri Editör Yardımcısı Eda Ünlü Özen ve Gaziantep Bölge Müdürü Kerem Kocalar’ın sorularını yanıtladı.
Birliğin, Cumhuriyet’in en köklü kurumlarından olduğunu belirten Şahin, bütün belediyelerin “doğal üye” özelliğinden dolayı 1391 üyeleri bulunduğunu söyledi.
Şahin, AK Parti’nin iktidara geldiği günden bu yana demokratikleşme, yerelleşme ve sivilleşme konularına önem verdiğini dile getirerek, “İleri demokrasi hedefine gitmek için yereli güçlendirmeniz gerekiyor. Güçlendirme hem mali hem de yetki olarak… Son 20 yılda bu konuda olağanüstü çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalar halkımızın çok hızlı hizmete ulaşmasını sağladı. Atılan bu tohum çok büyük bir hizmet ormanına dönüştü.” ifadesini kullandı.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu 2014 yılından itibaren Belediyeler Birliği bünyesinde “Dünya nereye gidiyor, biz hangi durumdayız ve ne yapmalıyız?” konularında ölçümleme yaptıklarına işaret eden Şahin, şöyle konuştu:
“Buradaki en büyük kılavuzumuz yerel yönetimler manifestosuydu. Ne koronavirüs ne de yaşanan bu sorunlar vardı. Aslında bu ileri görüşlülük ve vizyon. Bu manifestoda 8 başlık konuştuk. Akıllı şehirler… ‘Şehir nasıl akıllı olur’ dediklerinde 2 örnek verdim. Alzheimer çağın vebası ve aileler çok büyük zorluluklar yaşıyor. Hastalar kayboluyor, aileler nerede olduğunu bulamıyor. Coğrafi bilgi sistemi cihazıyla kırmızı hatta geçtiği zaman ikaz ediyor, aileye kişinin nerede olduğunu haber veriyor. Bu olağanüstü, insani olarak önemli bir çalışmaydı ve çok dikkati çekti. İşitme engelli bir anne bebeğinin ağladığını duymuyor. Ona verdiğimiz bir cihaz ile titreşim yaparak bebeğinin ağladığını ve yanına gitmesi gerektiğini gösteren bir dijital altyapı sunduk. Diğer belediyeler tarafından da örnek alındı.”
“Akıllı şehirler konusunda tüm dünyayı dolaştık”
“Akıllı şehirler” konusunda tüm dünyayı dolaştıklarını ve belediyelerin, kurumların ne yaptığını gördüklerini aktaran Şahin, şöyle devam etti:
“Gaziantep’te TEKNOFEST’i düzenledik. Özellikle Selçuk Bayraktar ile başlayan TEKNOFEST’in, bir festival olmadığını, bunun paradigma dönüşümü olduğunu, büyük düşünmemiz gerektiğini, gençlere büyük bir özgüven ve cesaret verdiğini gördük. O yüzden bizim ‘TEKNOFEST gençliği’, ‘milli teknoloji hamlesi’ dediğimiz şey tam da burada kendine yer buluyor. Akıllı şehirlerle yaptığımız ilk toplantı olağanüstü başarılı geçti ve her yıl tekrarlanmaya başladı.
‘Yeşil şehirler’ dedik. Bunu dediğimizde koronavirüs yoktu. 2014 yılında Ulaşım Master Planı ile İklim Master Planı’nı yaptık. Aynı anda bunu yapan başka belediye yok. Niye bunu yaptık? Cumhurbaşkanımız, Birleşmiş Milletlere gittiği zaman ‘Dünya 5’ten büyüktür’ dediğinde, ‘sürdürülebilir kalkınma’ diyorlar. Hep ekonomi konuşuldu ekoloji, çevresel ve insani kalkınma konuşulmadı. Bunu konuşanın aslında hakkın yanında olduğu, kimsesizlerin kimi olduğu, sosyal adalet ve barışı sağlamak için çok net bir duruşu olduğu gösterildi. Bu koronavirüs süreci nasıl bir doğru duruşta olduğumuzu ve altyapıyı hazırladığımızı gösterdi. Biz ulaşımda kendi yazılımcılarımızla ‘Gaziantep kartı’ birleştirdik. Gaziantep kart okutulduğunda koronavirüs hastası, temaslısı ya da şüphelisiyse kartı iptal ettik. Günde 150 kişiyi toplu taşımaya bindirmeyi engelledik. Bunu hiç kimse yapamadı. İstanbul, Ankara, İzmir ‘bu nasıl oluyor’ dedi. Bu kurumsal kapasite ve altyapınızla alakalı.”
“Türkiye’nin yerel yönetimler kalkınması olağanüstü başarılı”
Şahin, “sıfır atık, çevre projeleri, hayvan hakları, insan hakları ve yeşil şehirler” konularında fikir yarışmaları düzenlediklerini vurgulayarak, bir yıl içerisinde bu projeleri hayata geçirenlere mali destek vereceklerini belirtti.
Avrupa Hareketlilik Haftası’nda bisiklet ve bisiklet yollarında Türkiye’nin birinci olduğunu anımsatan Şahin, “600 projemiz ile genelde birinci olan Avusturya ve İspanya’nın önüne çıktık. Şehirlerde büyük bir hareketlilik oldu. Herkes bisiklet yolunu artırdı, yarışmalarda bisikletler verildi. Bisiklet gündem oldu. Koronavirüs ile daha kıymetli oldu, bir de entegre ettik. Tramvaydan inip bisiklete bindiği zaman ücretsiz hale dönüştürdük. Bir cazibe oluşturduk gençler için. Türkiye’nin yerel yönetimler kalkınması olağanüstü başarılı, dünyaya da bunu gösterme fırsatı verdik.” sözlerini sarf etti.
“Oturup konuşuyoruz ve anlaşıyoruz”
Şahin, “Birlik kaynaklarının belediyelere dağıtımına dair eleştireler var. CHP’li belediyelerden temsilcilerle görüştünüz ve size iletilecek talep listesi doğrultusunda ihtiyaçların karşılanacağını söylemiştiniz. Süreç nasıl işliyor? Orta yol bulabildiniz mi?” sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Oturup konuşuyoruz. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır. Birbirimizi çok iyi anlamamız lazım. Ortak sorunlarımız var. Dünya zor bir dönemden geçti, yerel diplomasi çok önemli. Bu partiler üstü bir mesele. Herkes başarılı olmak istiyor, çok doğal. Bunu yaparken kavgayla değil, iş odaklı götürmemiz gerekiyor. Biz pandemide bunu başardık. Encümen toplandı, pandemi geliyor, biz nereye gidiyoruz, belediyeler burada ne kadar önlem almalı diye 15 maddeyi götürdük. Bütün bakanlıklar anında 1 hafta içerisinde 15 maddenin 10’unu kabul etti. Çatışmanın, kutuplaşmanın ne belediyeye ne belediye başkanına ne de o şehirlere faydası var. Gelir dağılımında onların söylediği şekildeki bir değişim ve dönüşüm yasal altyapıya uygun değil. Biz belediye başkanı değişikliğine göre gelir dağılımı yapmıyoruz ki. Dün Kadir Bey vardı, bugün baktığınız zaman Sayın İmamoğlu var. Biz kimin yönettiğine değil o şehir neyi hak ediyor ona bakıyoruz. Böyle baktığınız zaman hiçbir sorun yok. Bizim kafamızda bir ayrımcılık yok, bunun üzerinden siyaset üretme yok. Oturup konuşuyoruz ve anlaşıyoruz. Yeniden oturduk, konuştuk ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.”
“Belediyeniz ve diğer belediyeler bütçelerini denkleştirebiliyor mu?” sorusunu ise Şahin, şöyle cevapladı:
“Çok büyük sorunlar var. Özellikle ulaşımda biz sübvanse ediyoruz. Araç başı sübvanse etmezsek vatandaşa zam olarak yansıyacak. Vatandaşa zam olarak yansıtmak istemiyoruz. Büyük yatırımların hepsini durdurduk. Vatandaşı rahatsız edecek, onun yaşam kalitesini ilgilendirecek her noktada yanında durmaya çalışıyoruz. Diğer belediyeler de kendi bünyesinde yapmaya çalışıyor ama önceliklerle alakalı. Ulaşım gibi su da bizim için çok önemli. Suyu sağlıklı, uygun göndermeliyim. Bu bir kader birliği. İyi günde, hastalıkta ve sağlıkta birlikte olmak. Varını veren utanmamış. Buradan en az zararla çıkacağız. Ülkeyi de şehirleri de çıkaracağız. Bittiği zaman çok hızlı yeni yapısal dönüşümlere ihtiyacımız var. Bunu görüyoruz ama bu en zor dönemi geçirmemiz gerekiyor. Belediyelere bu anlamda çok iş düşüyor.”
“Tasarruf noktasında topyekun seferberlik gerekiyor”
Tasarruf noktasında topyekun seferberlik gerektiğine dikkati çeken Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ailede, şehirde, zihinlerde, ülkenin genelinde başlıyor. Bu tasarruf denilen şey verimlilik. En büyük gelir, giderlerin azaltılması. Verimlilik dediğimiz şeyde hangi aşamadayız? Ben kendi kurumuma göre bakıyorum çok yol kat ettik. Yalınlaşamazsanız dijitalleşemiyorsunuz. Verimliliğe makine gibi bakılıyor ama insan olarak bakmalıyız. O kişiyi nasıl daha verimli kullanabilirim? Bu konuda Bursa Büyükşehir Belediyemiz çok başarılı bir çalışma başlattı. Birbirimizden öğreniyoruz. Biz insan kaynaklarının başına bir endüstri mühendisi koyduk. Hangi birimde kaç kişi var, birimdeki çalışma modelini nasıl güçlendirmemiz lazım, kurumsal kapasiteyi daha verimli hale nasıl dönüştürebilirim? Ona bakıyoruz. Eşit işe eşit ücret vereceksiniz, hem içerideki huzuru sağlayacaksınız hem de verimli olacaksınız. Bu hizmet sektöründe çok daha önemli hale geliyor.
Biz bütçemizin yüzde 40’ından daha fazlasını insan kaynağına ayıramıyoruz. Doğrusu da bu. Vatandaşa verdiğimiz bir söz var. Hangi yatırımı yapacaksınız? Verimlilikle ilgili gitmemiz gereken daha yol olduğunu düşünüyorum. Ciddi tedbirler alarak, giderleri azaltacak çalışmaları yaparak önceliklerimizi belirleyerek, dünyanın en zor dönemi denilen bu dönemden Türkiye belediyelerini çok güçlü bir şekilde çıkartma kararlılığındayız.”
Şahin, kadının siyasette ve yereldeki temsilini değerlendirdi.
Kadının siyasette daha fazla yer almasının önemine vurgu yapan Şahin, konunun “cinsiyet” değil “ehliyet” meselesi olarak ele alınması gerektiğini söyledi. Bir cinsiyetin, herhangi bir sektörde yüzde 30’un altında olmaması gereğinin bilimsel olarak kanıtlandığına işaret eden Şahin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kadına seçme ve seçilme hakkını verdiği dönemde dünyada bu konuların henüz konuşulmaya bile başlanmadığını hatırlattı. Şahin, “Çok önemli bir başlangıçtı ama bir arpa boyu yol gidemedik, çok zaman kaybettik. Niye? Her 10 yılda bir olan darbe, demokratikleşmemizde yaşanan kesintiler, dezavantajlı grupları daha çok sistemden çekti. Sivil toplum zayıfladı, kadınlar orada sesini duyuramadı.” diye konuştu.
AK Parti’nin kuruluşunda “Kadınıyla erkeğiyle birlikte kuracağız, önce insan, insanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışlarının olduğunu anlatan Şahin, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızla birlikte başladığımızda zaten partinin içerisinde yüzde 30 kadın vardı üst kurulda, daha kuruluşta, daha ilk düğmede.” dedi.
Kadının karar mekanizmalarında yer alması gerektiğine, bunun da yerelde başlayacağına dikkati çeken Şahin, “Büyükşehir meclis üyelerinde kadınların adı yoktu. Şimdi hamdolsun, bütün büyükşehirlerde, kadın bakış açısı, kadın duygusal zekasıyla masada.” ifadesini kullandı.
“En önemli şey, farkındalık ve zihinsel dönüşümdür”
Sivil toplumda da kadının yer almasının öneminin altını çizen Şahin, sanayi ve ticaret odalarına üye güçlü kadınlar olduğunu ama karar mekanizmalarına girmediklerini anlatarak “Akademik dünyada dünyanın en iyisiyiz. Rektör sayısına bakıyorsun, dekan sayısına bakıyorsun, orada da yok. Konuşulmayan bir cam tavan var. Bu ne zaman yıkıldı? Bu inanın, Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğinde oldu.” değerlendirmesini yaptı.
AK Parti’nin kadına yönelik politikalarına değinen Şahin, “Bu bir takım ruhudur. Bu beraber çalışıldığı zaman, nasıl doğru bir model oluştuğunu gösterir. En önemli şey, farkındalık ve zihinsel dönüşümdür. Anadolu kadının hiçbir eksiği yok ki, Anadolu kadını muhteşem bir irfan, hazine, akıl, ahlak… Her şey var. Mekanizmaya doğru bir şekilde yerleştirmeniz gerekiyor.” dedi.
Şahin, Gaziantep Büyükşehir Belediyesinde kadınların yönetimde olduğunu, belediyede güçlü bir takım kurduklarını, vatandaşların da bunu sevdiğini ve sahiplendiğini belirtti.
Türkiye Belediyeler Birliğinde de kadınların daha fazla yer alması için çalışmalar yaptıklarını vurgulayan Şahin, “Birlik’te de şu an proje ekibinde çok güçlü kadınlar var. Birliğin bütçesinin 3 katına hibe getirdik. Nasıl getireceğim güçlü proje ekibi olmazsa. Güçlü proje ekibi kimse, kim daha iyi üniversitede okuduysa, kim daha yüksek puan aldıysa, masada o var.” ifadelerini kullandı.
“Bireysellik bizi çok zayıflatıyor”
Şahin, Gaziantep’te güçlü bir ekiple çok önemli projeleri hayata geçirdiklerini dile getirerek çevre, tarım, iklim değişikliği konusundaki çalışmalarından örnekler verdi. Kırsaldaki kadının kalkınması için Birlik çatısı altındaki belediyelere tavsiyeleri sorulan Şahin, “Önce kooperatifleşmeleri gerekiyor. Çünkü hakikaten bir takım ruhuyla gitmezsen, ‘Birlikte rahmet var, birlikten kuvvet doğar.’ anlayışı olmazsa, bireysellik bizi çok zayıflatıyor. Bireysel eğitim alıyoruz, kooperatifleştiriyoruz ve şu anda tarımda 6 tane kooperatifimiz var bizim. Biliyorsunuz gastronomi memleketiyiz. Bunu dünya söylüyor. UNESCO’nun en lezzetli şehirlerinden biriyiz ama bunun oluşması için önce toprağa gidiyoruz. Toprakla başlıyor, tarımla başlıyor. Kim suyunu, toprağını, güneşini doğru yönetirse, bu lezzeti tesis ediyor.” diye konuştu.
Şahin, Anadolu’nun bereketli topraklarında güneş ve rüzgar enerjisinin çok iyi kullanılması gerektiğini kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hakikaten elimde yetişmiş Anadolu kadını var. Tam bir hazine. Kooperatifleştikleri zaman şu an biz, ata tohumu, ana tohumu bankası kuruyoruz. Baharat kütüphanesi kuruyoruz. GAP’tan kalkınma ajansından aldığımız finansal desteklerle de bunu e-Ticaret, dijital market üzerinden bütün dünyaya satıyoruz. Bu ne oluyor? Aile ekonomisi. Aile ekonomisi rahatlayınca, oradaki çiftçi rahatlıyor, çiftçi rahatlayınca esnaf rahatlıyor, esnaf rahatlayınca, bu böyle döngüsel sistem.”
Şahin, Gaziantep’te sanayide 250 bin kişinin çalıştığını, tekstilden sonra gıda sanayisinin ikinci sırada yer aldığını, hammaddenin kentin topraklarından elde edilmesinin de büyük bir şans olduğunu söyledi.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın bir kez daha “kendi kendine yetme”nin önemini tüm dünyaya gösterdiğine işaret eden Şahin, güneş ve rüzgar enerjisi, yenilenebilir enerji, biyoenerji konusunda yapılan çalışmaların önemini vurguladı. Şahin, “Bir belediye biyoenerjiye girer mi? Girdik. Hayvansal atıklar, tavuğun sıvı atığından ve katı atığından şu anda biz biyogaz yapıyoruz, biyogaz tesisi. Güneş enerjisi, Enerji AŞ kurduk.” diye konuştu.
“Sulanabilir arazimizi çoğaltmamız gerekiyor”
Kooperatiflerdeki kadınlar için süt sağma makinesi aldıklarını aktaran Şahin, “Hijyen süt, mutlu anne. Dolayısıyla yereldeki o mikro mikro dokunuşlar, beraberinde bir ekonomiye, ekolojiye dönüşüyor. Kırsal kalkınma da en büyük güç olarak karşımızı çıkıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Şahin, Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin kadın istihdamına destek için kurduğu Zahire Evi çatısı altındaki çalışmalara dikkati çekerek tarım okulu kurduklarını, birçok ürünü kendileri ürettiklerini belirtti.
Bir yandan kentin lezzetlerini ürettiklerini bir yandan da ekonomiye katkı sunduklarını dile getiren Şahin, şunları kaydetti:
“Bunlar kadının yaşamına dair. ‘Başkanım.’ diyor, ‘Nar ekşimi sattım, oğlumu okutuyorum, hiç kimseye ihtiyacım yok’. O kadar güzel bir özgüven ki bu. Fikir projeleri dediğimiz bu. Birlik’te herkes birbirinden çok güzel şeyler öğreniyor. Bu bizim kalkınma modelimiz olacak. Benim şu anda gördüğüm toprak ve su çok önemli. Elimizde büyük bir hazine var. Toprağımızı kendi ana ve ata tohumumuzla yapmamız, sulanabilir arazimizi çoğaltmamız, güneş enerjisiyle de elektrikteki maliyeti aşağıya çekmemiz gerekiyor. Şu anda bütün hepimiz ona çalışıyoruz, belediyeler olarak.”
Şahin, iklim değişikliği konusunda Türkiye Belediyeler Birliğinin ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarıyla ilgili soru üzerine, 4. Ulusal Antarktika Bilim Seferi’ne katıldığını hatırlattı.
Bunun kendisi için olağanüstü bir tecrübe olduğunu belirten Şahin, şöyle konuştu:
“Buradan attığım bir çöp, oradaki buzulu eritiyor. Hanımefendi’nin (Emine Erdoğan) Sıfır Atık projesinin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar kıymetli olduğunu ve buzulların kendi gözümün önünde eridiğini gördüm. ‘Eyvah’ dedim. Çok hızlı tedbir almamız gerekiyor. Zaten biz 2014 yılında iklim master planında şehrin kirletici unsurlarını çalışmıştık. Şehir sanayi şehri, sanayi şehrinde su, balığı öldürmemeli, ağacı kurutmamalı insanı hasta etmemeli. Nasıl olacak? Yüksek biyolojik arıtma ile…”
Şahin, Japon mühendislerle sanayiyi nasıl yeşil, nasıl akıllı yapacakları konusunu çalıştıklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Belediyeyi ilgilendiren kısımlarda kirletici unsurlardan bir tanesi kömürden doğal gaza geçmemiz gerekiyor. O sırada imarlı bölgede bile kömür kullanım alanı çok yüksekti. Çok hızlı kararlar aldım. Kömürden hemen hızlı bir şekilde doğal gaza geçtik. Hava kalitemizi ölçümlemeye başladık. Ulaşım, bizim en önemli hava kirletici unsurumuz. Filomuzu gençleştirdik. Hemen doğal gazlı otobüslere geçtik. Elektrikli otobüsleri denemeye başladık ve daha da önemlisi bunu ilk kez söyleyeceğim. Şu anda hidrojenli otobüslerle ilgili araştırmanın eşiğindeyiz.”
Almanya’nın Köln şehrinde 110 otobüsün hidrojenli olduğunu öğrendiklerini, mühendislerinin de bu konuda çalışmaya başladığını anlatan Şahin, “Maliyetler yüksek, maliyetlerin aşağı düşmesi gerekiyor ama şunu söylüyorlar. ‘Yeşil tahvil’ denen bir alternatif finans kaynağı var. Size bu konuda destek veririz diyorlar. Özellikle Avrupa İmar Yatırım Bankası. Elimizde çok büyük bir fırsat var. Bu dönemsel yaşanan sorunlardan çıkıp hemen doğru, pozitif gündeme odaklanmalıyız.” ifadesini kullandı.
Bilgi ve kültür ekonomisi ile yeşil ekonomiyi en iyi yönetenlerin dünyanın en iyi 10 ekonomisinin içinde yer alacağına dikkati çeken Şahin, Gaziantep’te kurdukları Enerji AŞ ile 5 megavatlık güneş enerjisi yatırımı yaptıklarını, 7 megavatlık bir çalışma daha gerçekleştireceklerini dile getirdi.
Gaziantep’in bereketli toprakları olduğunu hatırlatan Şahin, “Bizde enflasyon niye yükseliyor? Enerjiyi dışarı çıkardığınız zaman çok düşüyor. Dışa bağımlılık nasıl azalacak? İşte böyle. Bu yaptığımız çalışmalar hem dünyayı daha temiz görmemizi sağlayacak hem de örnek olacağız.” diye konuştu.
Şahin, son yıllarda çevre ve enerji yönetiminin dünyanın en önemli başlıkları olduğunun hatırlatılması üzerine, yeni nesil belediyecilik anlayışının doğumdan ölüme kadar herkesin yaşamına dokunmayı amaçladığını ifade etti.
Gaziantep’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanlık desteği ile su projelerini hayata geçirdiklerini kaydeden Şahin, “Şimdi inşallah 6 ay içerisinde çiftçinin istediği sulanabilir kanalları ve suya ulaşımı, sulanabilir araziyi hızlı şekilde tamamlamış olacağız. Bizim en önemli şeylerimizden bir tanesi işte iklim, çevre değimiz şey, yaşama dokunan, vatandaşa dokunan. Dünya Ekonomik Forumu diyor ki bulaşıcı hastalıklar artacak, biyoçeşitlilik azalacak, su savaşları başlayacak. Kim suyunu, kim enerjisini daha iyi yönetirse dünyada söz sahibi olacak.” şeklinde konuştu.
Yenilenebilir enerji
Şahin, yenilenebilir enerji konusunda 2002’de yapılan hukuki düzenlemelerin çok önemli olduğuna değinerek, “Dünyanın en güzel güneşi bizde, teknoloji Almanya’daydı. Güneşi kullanamadık, su aktı, biz baktık. Rüzgar esti, biz baktık. Hukuki düzenlemeler bir de özel sektör işin içine girdi. Bugün (yenilenebilir enerji) yüzde 40’lardır. Çok hızlı, yüzde 70’lere çıkarmamız lazım.” dedi.
Yenilenebilir enerji konusunda hızlı adımların atılmasının gerektiğinin altını çizen Şahin, “İnşallah bunları tamamladığımızda çok başka bir dünyanın, çok başka bir Türkiye’nin pusulasını, anahtarını çevireceğiz ve nasıl ecdat bize övüneceğimiz bir ülke bıraktıysa, biz de çocuklarımıza övüneceğimiz bir çalışma yapacağız. Burada tabii en önemli şey dünyayı iyi okumak. Kim dünyayı iyi okursa, kim silikon vadilerini kurarsa, kim bilgi ekonomisine çalışırsa bu Endülüs Emevileri’nde de böyleydi, Selçuklu’da da Osmanlı’da da böyleydi. Cumhuriyetin 100. yılında da genç cumhuriyet bilim ve akıl üzerine devam edecek.” ifadelerini kullandı.
Şahin, belediyelerin katı atık bertaraf çalışmaları ve biyogaz üretimine ilişkin, biyogaz üretimini artıracaklarını ve çöplerden enerji üreteceklerini söyledi.
Şahin, çöplerin ayrıştırılmadan, karıştırılarak atılmasının en temel sorunlardan biri olduğunun altını çizerek, çöplerin sonradan ayrıştırılmasının pahalı ve zaman alan bir çalışma olduğunu ifade etti.
Avrupa Birliğinden büyük bir proje alarak mekanik ayrıştırma tesisi kurduklarını anlatan Şahin, şunları kaydetti:
“Camı, bakırı, yağı benim cari açığım zaten. Sanayicinin ham maddesini toprağın içinde bekletiyoruz. Şimdi mekanik ayrıştırma ile inorganikleri ayırdığımızda kağıdı, camı, bakırı, geriye ne kalıyor, organik… Direkt organiği çöpün üzerine koyduğumda bu beraberinde verimliliği artıracak. Bir taraftan da ham madde satışıyla cari açığı azaltacağım bir tedbire dönüşecek. Bu önemli ama esas sorun şu. Koronavirüs sürecinde evde kalınca bir hanım gözüyle baktığımda gördüm, çöpleri karıştırıyoruz. Başta mutfakta eğer organik ile inorganiği ayrıştırırsak hiçbirine gerek kalmayacak. Çok basit bir şey. Almanya bunu 50 yıl önce yapmış. İlçelerimiz son zamanlarda çok başarılı çalışmalar yaptı. Elektroniği, tıbbi atıkları ayırdı ama karıştıktan sonra ayırdı. Şimdi baştan ev hanımı gelecek ve bunu ayıracak.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın başlattığı Sıfır Atık Projesi’nin bu anlamda büyük bir farkındalık oluşturduğuna dikkati çeken Şahin, “Şu anda Külliye’ye hiç çöp arabası gelip bir şey almıyor çünkü baştan ayrılıyor. Bunu bir seferberlikle evdeki, mutfaktaki hanımın yaşam alışkanlığına dönüştürdüğümüzde bunu başaracağız. Bunu da teşviklerle yapıyoruz.” diye konuştu.
Birliğe bağlı belediyelerin yüzde 20’sinin bu çalışmayı yaptığını, çok hızlı bir şekilde bunu yüzde 80’lere çıkarmaları gerektiğini vurgulayan Şahin, son zamanlarda bilincin arttığını ve 5 yılda bunu yapabileceklerine inandığını ifade etti.
“Yeni Asiye’lerin olmaması için çok dikkatli olmalıyız”
Hayvanlarla ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği ile Tarım ve Orman bakanlıklarının da desteğiyle çok büyük bir rehabilitasyon merkezi açacaklarını belirten Şahin, aşı çalışmalarından ameliyata kadar hepsini yapacaklarını aktardı.
Konya Büyükşehir Belediyesinin de kırsalda hayvanların sahiplenilmesine mali destek verdiğini anlatan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her hayvan için mali kaynak veriyor, orada sahiplenmeyi teşvik ediyor. Bununla ilgili çok güzel modellemeler var. Biz de bir mama makinesi aldık. Tek tip mama yediğinde hayvan da bundan sıkılıyor. Gastronomi memleketindeyiz, hemen yemek fabrikalarının olduğu yere mama makineleri koyduk. Bir Asiye örneği yaşadık. Herkesi korumamız gerekiyor. Yeni Asiye’lerin olmaması için herkesin çok dikkatli olması lazım. Bu bir tesisleşme, sahiplenme ve doğru yönetişim işi. Bunları yaptığınız zaman kendi içinde güzel örnekler oluyor. Bursa’dan, Konya’dan, Balıkesir’den örnekler aldık. Bunlar önemli çalışmalar. Ben zaten çok iyiyim dediğin nokta, durduğun noktadır. Çünkü ‘Bilenle bilmeyen bir olur mu’ diyor ama ‘İki günü eşit olan da bizden değildir’ diyor. Her gün kendimizi yetiştireceğiz. Çocuk dostu, genç dostu, aile dostu, kadın dostu, insan dostu, canlı ve çevre dostu yeni nesil belediyecilik var. Kim bunun kodlarını iyi görürse yola devam eder. Kim kendini yenilemezse bu onun bitişi olur. Şehirlerin yenilenmesi, ülkenin yenilenmesi anlamına geliyor. Artık mikro ölçekte çalışmalar çok önemli. 2023’te bunu yapan ve yapamayanlar üzerinden bir seçime gidilecek. Kim benim derdimi çözüyorsa ona devam denilecek. Kim demogoji yapıp algı yönetiyorsa ona bir dakika dur diyecek. İşte onu başarmamız lazım.”
“Anadolu’daki eserler yerine dönse Avrupa’da müze kalmayacak”
Şahin, bölgesel turizme ilişkin de “Yeni dünya düzeninde kim ne istiyor” sorusu üzerinde düşündüklerini ve fikir geliştirmeye çalıştıklarını dile getirdi.
Avrupa’da 80 milyon kişinin müzelere gittiğine dikkati çeken Şahin, “Hiçbir eksiğimiz yok, daha fazlamız var ama eksiğimiz olan neydi? Arkeoloji Enstitüsü’nü Avusturya 150 yıl önce kurdu. Gidin Avrupa’daki müzelere, Anadolu’daki eserler yerine dönse Avrupa’da müze kalmayacak.” görüşünü paylaştı.
Şahin, Asyalı turistlerin artık kum, deniz, güneş değil kültürel mirası gezmek, görmek istediklerini vurgulayarak, “O zaman ben Kapadokya’ya gelen elimdeki hazineyi bölgeye nasıl getireceğim? Tesis, tanıtım. Bütün tesisler bitti. Hanlar, hamamlar hepsi restore edildi. Geriye ne kaldı? Tanıtım. Bu da sizin işiniz. O yüzden bunu başarırsak eğer milyonlarca insanın buraya geri dönüşünü sağlayacağız.” sözlerini sarf etti.
“Biz coğrafi işaretin ne olduğunu çok geç öğrendik”
Coğrafi işaretli ürünlere ilişkin de konuşan Şahin, “O kadar sinirleniyorum ki geçen gün bir indeks yayımlanmış, biz 17. sıradayız. Birinci sırada İtalya, ikinci sırada Yunanistan. Yunanistan elimizdeki bütün coğrafi işaretlerimizi aldı. Biz coğrafi işaretin ne olduğunu çok geç öğrendik. Şimdi beraberinde 400 coğrafi işaretimiz var ama AB coğrafi işaretini alan ilk ürün baklava. Ne zaman almış, 2008. Kim almış, sanayi odası. Bu bir vizyon. Bütün ürünlerimin AB coğrafi işaretini alacağım.” değerlendirmesinde bulundu.
“Keşif için Fırat’a gel, keyif için Fırat’a gel”
Fırat Nehri ile ilgili hayalleri olduğunu da dile getiren Şahin, konuşmasını şöyle tamamladı:
“En büyük hayalimdi Fırat. Keşif için Fırat’a gel, keyif için Fırat’a gel. Fırat’ın etrafındaki bütün medeniyetler, Roma dönemi, Göbeklitepe… İnsanlık tarihi kadar elimizde büyük bir medeniyet var çünkü suyun olduğu yere medeniyet kuruluyor. Baktığınız zaman, dün Arkeoloji Şurası yapmamızın nedeni o. Dün İlber hocalar, bütün hocalar çok heyecanla bu şurayı yaptık çünkü 2014 yılında Işınsu hoca, ‘Başkanım bütün eserler bizde, bir enstitümüz yok. Anadolu Arkeoloji Enstitüsü yok’ dedi. Adamlar 150 yıl önce kurmuş, Kapadokya’da şube müdürlüğü açmış. Bu iş kültür ekonomisi. Siz biliyor musunuz Fırat’ta somondan daha kaliteli bir balık var. Kimse bilmiyor, şehir de bilmiyor. Şabut diye bir balık var. Şimdi cam terası yaptık, bu balığı yediriyoruz, menengiç kahvesi içiriyoruz. Gelen şoke oluyor. O yüzden herkesin Fırat’a bir gelmesi lazım, Fırat’ı bir koklaması lazım, Fırat’ı bir tatması lazım, Fırat’ı bir hissetmesi lazım. Biz hepimiz Fırat’ın çocukları olarak ‘biber kimin, dondurma kimin’ ile uğraşacağımıza, ‘bu destinasyona dünyayı nasıl getireceğiz’ diye bakmamız lazım.”