Yalanla gelen zafer, yalanla sürecek mi?
Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul seçimini kazanmadan önce eleştirdiğimiz gibi, kazandıktan sonra da eleştiriyoruz. Bazılarının tepkisi “Kazanan adamı nasıl eleştirirsin?” oluyor.
“Kazanan her zaman haklı, kazanan eleştirilmez, kazananın yanlışları görülmez” mantığını zırh yapmaya çalışıyorlar. Kazanan yönetmeye hak kazanır elbette ama “eleştiri kapısı kapanır” diye bir mantık olamaz. Demokrasi çoğunluğun oyu ile kazandırdığı gibi, aynı demokrasi, eleştiri hakkını da herkese vermektedir.
Trump seçimleri kazanıp ABD Başkanı oldu diye çılgınlıklarını, deliliklerini, tuhaflıklarını, vicdansızlıklarını kimse görmesin ve eleştirmesin mi? HDP, Türkiye’de 5-6 milyon oy alıyor diye terör örgütüyle bağını kimse sorgulamasın mı? AKP hükümeti için de “Yıllardır tek başına iktidar, o yüzden eleştirilmez” mi demek gerekiyor? Böyle bir mantık olmaz. Kaldı ki, geçmişinden günümüze kadar birçok yanlışı bünyesinde barındıran Ekrem İmamoğlu kutsanmış biri değil ki, neden eleştirilmesin?
Bizler, desteklediğimiz Binali Yıldırım’ın Diyarbakır ziyaretindeki konuşmasını bile eleştirmişken, Ekrem İmamoğlu’nun eleştirilmeyecek ne özelliği vardır? Ekrem İmamoğlu’nu ekranlarda ilk gördüğüm, tanıdığım günden beri onunla ilgili yorumum sık sık yalana başvuran “Yapmacık, sinsi, kurnaz” biri olduğu yönündedir. Bu özelliklerini çok iyi kullanarak İstanbul seçimlerini kazandı.
CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun kampanya danışmanı Necati Özkan seçimlerden sonra “En önemlisi yalan söylemedik, duygulara ve kalplere seslendik, başardık… “ dese de, kampanyanın en önemli silahı yalan söylemekti. Amerikalı yazar Finley Peter Dunne’nin “Belli bir amaçla söylenen yalan, en ahlâksız yalan biçimidir ama en çok o işe yarar.” sözü sanırım Ekrem İmamoğlu’nun kampanyasını tarif ediyordu. Ekrem İmamoğlu’nu ilk tanıdığım günden bu yana adını ne zaman duysam, direkt“yalan” kelimesi aklıma geldi ve geliyor.
Seçim gecesi “YSK benim güvendiğim tek kurum, sonuna kadar güveniyorum” dedi. YSK, seçimi yenileme kararı alınca Ekrem İmamoğlu’na bu sözü hatırlatıldı. “Hayır böyle bir söz demedim” dedi. Ve “YSK’yı kınıyorum. YSK’da o haince kararı alanlara sesleniyorum…” diye seslendi.
Yunanistan’ın Ethnos gazetesinin “İstanbul’u fetheden Yunanlı: Ekrem İmamoğlu” başlıklı manşetiyle ilgili soru üzerine, “Uydurma bir internet sitesi. Araştırsaydınız keşke” dedi. Ancak Ethnos, Yunanistan’ın en büyük gazetelerinden biri çıktı. Üstelik Ekrem İmamoğlu’nun Ethnos’a boy boy fotoğraflarının yayınlandığı tam sayfa röportaj bile verdiği ortaya çıktı. Ekrem İmamoğlu, İBB AK Parti Grup Başkanvekili Tevfik Göksu’nun, Yunanistan’ın Ethnos gazetesinin “İstanbul’u fetheden Yunanlı: Ekrem İmamoğlu” manşetini hatırlatarak söylediği sözlerle ilgili “CHP’nin adayı nereli? Trabzonlu. Anladınız siz onu” dediğini iddia etti. Tevfik Göksu’nun “Anladınız siz onu” diye bir cümlesinin olmadığı ortaya çıktı.
Ekrem İmamoğlu “31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul’da oyların yeniden sayılmasına itiraz etmedik” dedi. Oysa CHP iki kere oyların sayılmasına itiraz eden başvuruyu yapmıştı. Hatta yaptıkları itirazlarının kabul görmesi karşılığında, CHP İstanbul İl Başkanlığında CHP’lilerin nasıl sevinç çığlıkları attıklarına dair görüntüler yayınlanmıştı.
CNN Türk’te katıldığı Ahmet Hakan’ın programından sonra Ekrem İmamoğlu “Beni çeken kameramanları işten çıkarmışlar diye duydum” demişti. Bu da yalan çıktı. Ahmet Hakan bile onun bu yalanı karşısında “Mantıksızlığın kralı sayılabilecek böylesi şapşal bir iddia karşısında… ‘Yahu bu çok sersem sepelek bir iddia… Nereden baksan tutarsız, nereden baksan ahmakça’ demiyor. ‘Bu durumda rejiyi yönetenin de resmi seçenin de çayı verenin de soruyu soranın da işine son verilmesi gerekir’ demiyor. ‘Bu kesin yalan bir bilgidir. Galiba birileri bizi trollüyor. Arkadaşlar şu işi iyi bir araştırın’ demiyor.” diye yazmak zorunda kalmıştı.
Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım ile yapacakları canlı yayın öncesi “Binali Yıldırım, moderatörden soruları istedi” demişti. Bu yalanını kendi tetikçisi İsmail Küçükkaya bile “Yayından önce hiç kimsenin bunu bilmesi mümkün değil. Kimseye vermem ben onları.” şeklinde yalanlamıştı. Sonradan Ekrem İmamoğlu’nun İsmail Küçükkaya ile programdan önce bir otel odasında 45 dakika baş başa görüştüğü ortaya çıkmıştı.
Ekrem İmamoğlu, 29 Nisan tarihinde şehit İtfaiye Onbaşı Taner Çebi’yi anma törenlerine katıldığını ancak söz konusu anma haberinin İstanbul Büyükşehir Belediyesinin sitesinden kaldırıldığını “İnternet sitesinde bizimle ilgili haberleri de sildiler. Hafıza bu ya… 10 gün, 20 gün. Daha acısı. Bir şehit andık. İtfaiye eri şehit olmuş, görevi başında. Gittik onu andık, onu da sildiler” sözleriyle iddia etmişti. Oysa haber İstanbul Büyükşehir Belediyesinin internet sayfasında duruyordu. Yayınlanan linklerle bunun da yalan olduğu belgelendi.
İBB binasında çekilen ve “İmamoğlu’nun ilk icraatı tabldotu eşitlemek oldu”. propagandasının da bir yalan olduğu ortaya çıkmıştı. Sosyal medyada ve CHP’ye yakın yayın organlarında yayınlanan görüntülerde Ekrem İmamoğlu, “mutfak” denilen bölüme giriyor ve “Bugün ne var yemekte” diye soruyor. Görevliler ise “Musakka var, ama size antrikot var” yanıtını veriyordu. Ekrem İmamoğlu ise “Olmaz, birine antrikot birine musakka olmaz” diyordu. Menüyü sorduğu yer mutfak değil, çay ocağıydı. Ekrem İmamoğlu’nu karşılayan kişinin İBB çalışanı değil, Beylikdüzü Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğünde görevli olduğu ortaya çıkmıştı. Ama o gün musakka değil, lüks bir lokantada balık yemeye gitmişti.
31 Mart seçimleri öncesi çıktığı bir televizyon programında terörist Demirtaş’ın bölücü eylem ve söylemleri sorulduğunda “Demirtaş’ı tanımam, bilmem” demişti. İlk mazbatasını alır almaz Barzani’nin televizyonuna röportaj verip “Demirtaş’ın siyasetteki çizgisini çok beğenen biriydim. Halen de beğeniyorum” demişti.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “Mansur Yavaş da bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir. HDP’lileri yok sayarak, Kürtleri yok sayarak, Ankaralıları yok sayarak siyaset yapamaz. O da işte bizim gücümüzdür. Ekrem İmamoğlu seçilmişse bilecek ki o kentte yaşayan 3 milyon Kürt’ün oyuyla seçilmiştir. Kürtlere rağmen siyaset yapamayacağını bilecektir.” demişti. HDP Eş Başkanı Sezai Temelli açık ve net bir şekilde “Bizim sayemizde seçilecekler, bizi görmeden adım atamazlar” diyordu. Ama Ekrem İmamoğlu göz göre göre “HDP yönetecek’! Bunu kim demiş? HDP’nin eş başkanı söylemiş! Söylememiş adam öyle bir şey ya, söylememiş! Yok böyle bir laf ya! Nereden çıktı yalan haberi manşete taşımak?” yalanına başvurmuştu.
Geçtiğimiz gün Teke Tek programına çıkan CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun kampanya direktörü Necati Özkan’ın “CHP seçmeninin %98’i sandığa gidip Ekrem İmamoğlu’nu desteklerken, HDP seçmeninin %100’ü gidip Ekrem İmamoğlu’nu destekledi.” sözü de zaten HDP-Ekrem İmamoğlu hattının çok sağlam olduğunu gösteriyor. Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul Büyükşehir Belediye binasında ilk ziyaret eden, HDP İstanbul il örgütü olmuştur. Beraber yönetmeye hazırlar!
‘’Benim FETÖ ile uzaktan, yakından hiç ilgim, temasım, ilişkim yok’’ demişti. Oysa FETÖ’nün belediyeler imamı Erkan Karaarslan ile pozlarını “Stratejik birimimizle Erkan Karaarslan ile gelecek planlaması konusunda verimli bir toplantı yaptık” diye sosyal medya hesabından paylaşan bizzat Ekrem İmamoğlu’nun kendisiydi. Samanyolu TV’de kadrolu spor yorumculuğu yapıyordu. FETÖ’nün gazetelerini, televizyonlarını, dersanelerini sürekli ziyaret ediyordu. Bu da yalanlarından biri olarak arşivlere girmiştir.
Ordu Valisi’ne “İtlik yapmıştır” dedi. Kamera görüntülerini bile izledik. Eski ev arkadaşı, en büyük destekleyicisi Fatih Portakal bile bu hakareti ettiğini ve bunu izlediğini söyledi. “Ben basitlik yapmıştır dedim” diye işin içinden sıyrılmaya çalıştı.
Görüldüğü gibi Ekrem İmamoğlu kazanan olmak için sürekli yalan söylemeyi, İstanbul seçmeninin iradesini aldatmayı tercih etmiş ve bunda da başarılı olmuştur. İnanın Ekrem İmamoğlu’nun tüm kampanyası yalan üzerine kurulmuştu.
“En önemlisi yalan söylemedik, duygulara ve kalplere seslendik, başardık… “diyen bir kampanya danışmanı bile bu kadar yalan rüzgârına rağmen hâlâ yalana başvuruyorsa Allah, İstanbul halkının yardımcısı olsun…
Yalanla, iftirayla yola çıkanlardan doğru ve dürüst bir hizmet beklemek boş bir bekleyiştir. MHP lideri Devlet Bahçeli, “İstanbul ehline emanet edilmemiştir” ifadesini kullanırken, terörün siyasi partisinin desteğini almış yalancı bir belediye başkanının İstanbul halkına layık olmadığını kastetmişti.
Neticede kazanmak için her türlü yalana başvurarak İstanbul seçimlerinden galip ayrıldılar. Umalım ki İstanbul halkını yönetirken de yalan söylemeyi sürdürmesinler ama “can çıkar huy çıkmaz” demişler. Bol bol yalana başvuran Ekrem İmamoğlu’ndan da dürüst bir başkan çıkmayacaktır…