Bahçeli: İstanbul tertemiz vicdanlara emanet edilmelidir
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “İstanbul, tertemiz vicdanlara emanet edilmelidir. İstanbul, şaibesiz, şüphesiz, lekesiz, iradeyle yükselebilecektir. Erdemden uzaklaşmış, utanma duygusundan mahrum kalmış, doğruluğu kaybolmuş, siyasi ihtiras sahiplerinin, Balasagunlu Yusuf’un hikmet dolu duyuş ve seslenişinden ders alması beyhude bir avunmadır.” dedi.
Devlet Bahçeli, partisinin İstanbul İl Başkanlığınca WOW Airport Hotel düzenlenen “Beka için milli karar, cumhur için istikrar” temalı iftar programında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ve İstanbul’un istikbalini güvenceye almak mecburiyetinde, birliğe, dirliğe, kardeşliğe ve bekaya sahip çıkmak mesuliyetinde olduklarını vurguladı.
Bunu yaparken ahlaki ilkelerine, yüksek ülkülerine sağlam şekilde tutunmak ve sadık kalmak zorunda olduklarını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
“Büyük Türk düşünürü Yusuf Has Hacip, insan için faydalı 3 şeyden bahsetmiştir. Bunlardan birincisi, erdem, ikincisi, utanma, üçüncüsü ise doğruluktur. Yine büyük düşünürümüz, asırlar öncesinde yöneticilerin akıllı, bilgili, adil, soylu, haya sahibi, yumuşak huylu, merhametli, gözü tok, sabırlı, alçak gönüllü ve sakin tabiatlı olmalarını tavsiye etmiştir. Tam da bugüne uyacak şu derin ikaz ve tespiti yaşadığı dönemde dile getirmiştir. ‘Doğru yap, doğru söyle, doğruyu gizleme ancak gammaz olma, dedikodu yapma’. Temiz olan kendini temiz tutar. Temiz olanlar temizleri tutar. İstanbul, tertemiz vicdanlara emanet edilmelidir. İstanbul, şaibesiz, şüphesiz, lekesiz, iradeyle yükselebilecektir. Erdemden uzaklaşmış, utanma duygusundan mahrum kalmış, doğruluğu kaybolmuş, siyasi ihtiras sahiplerinin, Balasagunlu Yusuf’un hikmet dolu duyuş ve seslenişinden ders alması beyhude bir avunmadır.”
“Sukut kadar kimsesiz çığlık kadar hür olduk”
Milliyetçi Hareket Partisi, bedeli ne olursa olsun doğru bir siyaset takip ettiğini aktaran Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bir yanda erdemli olduk, diğer yanda engelleri aştık. Bir yanda sukut kadar kimsesiz diğer yanda çığlık kadar hür olduk. Bir yanda mazlumların umudu diğer yanda zalimlerin korkulu rüyası haline geldik. İnançlarımızdan taviz vermeden, iddialarımızın sancağından tuttuk. Şükürler olsun ki her rüzgara yelken açacak kadar tarihsel yörüngemizden kopmadık. Her gürültüyü pabuç bırakacak kadar özümüze yabancı düşmedik. Cumhurla cumhuriyeti kaynaştıran, hak ile haklıyı buluşturan, milletle milliyetçiliği kucaklaştıran, tarihsel ve yüksek bir şuurun bugünkü temsilcileriyiz ve de yolumuza Cumhur İttifakı olarak devam ediyoruz. Ne mutlu bizlere ki gönülleri birleşenler ‘Cumhur İttifakı’ diyor. Haktan, hakikatten, halktan yana olanlar Cumhur İttifakı ile doğruluyor. Vatan, bayrak, millet sevgisinde eriyenler Cumhur İttifakı ile geleceği kavrıyor. Allah aşkıyla yanan yürekler Cumhur İttifakı ile umutlanıp, ufuk ötesine bakıyor. Özellikle ve önemle ifade etmek isterim ki bu iftar sofrasında özlemlerimizi paylaşıyoruz. Bu iftar sofrasında dua ve dileklerimizi seslendiriyoruz. Bu iftar sofrasında hayrın, hasenatın, hasbiliğin, haysiyetin, millete hadim olmanın dilini konuşuyoruz. Bu iftar sofrasında kalp gözüyle bakıyor, muhabbetle dokunuyor, manevi arınma ve kurtuluş için Cenab-ı Allah’a el açıyor, hep birlikte niyaz ediyoruz.”
Ramazanın yardımlaşmanın ve dayanışmanın daha da gün yüzüne çıktığı, açların doyurulduğu, fakir fukaranın elinden tutulduğu 11 ayın sultanı bir ay olduğunu aktaran Bahçeli, “Birbirimize yakınlaşmamız, vicdan muhasebesi yapmamız için bu ayın sağladığı manevi imkanlara hem bağlılık göstermeliyiz hem de değer vermeliyiz. İlahi rahmet kapılarının ardına kadar açık olduğu bu kutlu ayda tuttuğunuz oruçların, yaptığınız ve yapacağınız tüm ibadetlerin Cenab-ı Allah katında makbulünü ve kabulünü diliyorum. Sahurla iftar arasında geçen zaman süresi içinde oruç ibadetinin hakkını tüm uzuvlarımızda, tüm varlığımızla, tüm adanmışlığımızla vermeyi temenni ediyorum. Çünkü ağzın oruçlu kalması kadar kalbin de gözün de elin de niyetli olmasının çok önemli görüyorum.” ifadelerini kullandı.
“İstanbul, Türk vatanının övüncüdür”
İstanbul’un Türk İslam medeniyetinin çınarı, Türk milletinin türbedarı bir kent olduğunu aktaran Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstanbul, Türkiye’nin özeti, Türk vatanının övüncüdür. Bu kent, bir tarih, bir şuur, bir dua, bir dilek, kutlu bir müjdedir. O müjde ki alemlere rahmet olarak inmiş efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’nın mübarek dudaklarından insanlığın hafızasına rahmet damlaları gibi dökülmüştür. O müjde ki İstanbul’un fethedileceğini, asırlar önce cihana tebliğ eden kerametin ilanıdır. Yedi tepesiyle, camileriyle, çeşmeleriyle, hanlarıyla, hamamlarıyla, saraylarıyla, surlarıyla, şadırvanlarıyla, kültürüyle, görgüsüyle her köşesinde tarihin yaşadığı, ecdadımızın izinin bulunduğu İstanbul’un hak eden ve ehil ellerce yönetilmesi geldiğimiz bu aşamada hayat memat meselesidir. Unutmayınız ki İstanbul’u fetheden kahraman hünkar bir Türk’tür. Fethe memur edilmiş yiğit askerler Türk milletinin kudretidir. İstanbul’un fethi dünyanın istikametini değiştiren, çağ açıp çağ kapatan muhteşem bir millet başarısıdır ve İstanbul dünyanın en büyük Türk kenti unvanını almıştır. Bu aziz şehrimizi fetheden Fatihimiz Sultan Mehmet Han’a, fethin manevi kılavuzu Akşemseddin Hoca’ya, fetihte görev alan tüm kahraman ecdadımıza bu vesileyle Allah’tan rahmet diliyorum.”
“Yerin dibine batsın sizin güzeliniz”
Geçmişin geleceğin aynası, geleceğin ise geçmişin bir sonraki adımı olduğunu vurgulayan Bahçeli, şöyle konuştu:
“Sorarım sizlere, Türk milletinin gururu, gıpta edilecek kıymeti olan İstanbul boyunduruk altına nasıl girecektir? İstanbul’un kaderi terör örgütlerinin, yani Haçlı yedeklerinin tasallutuna nasıl havale edilecektir? Kandil çetesi, Pensilvanya şebekesi nasıl olup da İstanbul’da söz geçirecekler, Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini hangi yetkiye dayanarak etkileyebileceklerdir? Bin yıllık kardeşliğimizin celladı, milli varlığımızın düşmanı bu hıyanet ortaklarına inanan, umut bağlayan vicdan sahibi tek bir insanımız olabilecek midir? İstanbul böylesi bir zillete onay verebilir mi? İstanbullu kardeşlerim böyle bir rezalete olur diyebilir mi? Terör örgütleri demokratik güç birliğinden bahsediyor. PKK’lı caniler devamlı açıklamalar yapıp Ekrem İmamoğlu’nu övüyorlar. Ağız birliği etmişler, CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayına destek mesajları paylaşıyorlar. Neymiş, çok güzel şeyler olacakmış. Yerin dibine batsın sizin güzeliniz. Çirkinlik ne zamandır güzel olarak görülüp değerlendiriliyor? Biliniz ki, çirkin görünür, güzel bürünür. Kundaktaki bebeklere kurşun atılırken de güzel şeyler mi oluyordu? 19 Nisan’dan bugüne kadar 12 vatan evladı şehit düşerken de çok güzel şeyler mi yaşanıyordu? FETÖ çok güzel şeyler olacak diyor, CHP de papağan gibi aynı şeyi tekrarlıyor. Martın sonu bahar diyorlardı, demokrasinin kara kışını yaşattılar. Bir CHP milletvekili, ‘Kaynayan kazan taşmaz mı, sandıkları aşmaz mı, seçmenin oyunu yok sayan darbeyle buluşmaz mı?’ diyecek kadar millet düşmanı haline gelebilmiştir. Darbe çağrısı büyük bir suçtur, hesabı mutlaka sorulmalıdır. İyiyi kirlettiler, güzeli lekelediler, kısacası değerlerimize kast ettiler. İşte zillet budur, işte rezalet bu kadar küstah ve cüretkardır.”
“İhanetin nesi güzeldir, kötülüğün neresi güzel olacaktır?”
AK Parti’yle köprüleri atan eski Cumhurbaşkanın da 2009’da “çok güzel şeyler olacak” sözleriyle yıkım sürecinin fitilini tutuşturduğunu öne süren Bahçeli, “Güroymak’a Norşin dersek ne çıkar diyecek kadar siyasi çürüme yaşamıştı. Şu kepazeliğe bakar mısınız? Sözde sanatçısı aynı havada, komedyeni aynı tarzda, şarkıcısı aynı hizada, iş adamı aynı üslupta. Bunların güzeli İstanbul için ucubedir. Bunların güzel dedikleri İstanbul’un uçurumudur. Elbette dünya bunlara güzel, elbette işleri tıkırında, dümenleri yerinde. Yedikleri önünde yemedikleri arkalarında. Bir elleri yağda, diğer elleri balda. Bir ellerinde cımbız, diğerinde ayna, umurlarında mı bunların dünya?” diye konuştu.
Bahçeli, İstanbul’da bir lokma ekmek uğruna ömür tüketen milyonlar için hayatın güzel olup olmadığının onlara sorulması gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sabahın erken saatlerinden itibaren İstanbul’da geçim kavgası veren, çileye göğüs geren, nice zorluğa direnen mazlumlara baksınlar da ibret alsınlar, adamlık öğrensinler, insanlık görsünler. Be hey alçaklar, ihanetin nesi güzeldir, kötülüğün neresi güzel olacaktır? ‘Her şey güzel olacak’ bayağı sözü ve batışın şifresiyle, FETÖ’nün değirmenine su taşıyanlar, PKK’nın kanlı silahından tutanlar, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürenler surda gedik açmak için çırpınsalar da ant olsun başaramayacaklar.
Bunlara taviz vermeyeceğiz. Bunlara teslim olmayacağız. Bunlara boyun eğmeyeceğiz. Diyor ya şair; Mehmet’im, sevinin, başlar yüksekte/ Ölsek de sevinin, eve dönsek de/ Sanma bu tekerlek kalır tümsekte/ Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir/ Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir.
CHP’nin adayı tutturmuş bir mağduriyet, sürekli konuşuyor. Mağduriyet edebiyatına kanacak, sahte mağdur pozlarına inanacak asla yoktur. Çünkü hukuksuzluğun mağduriyeti olmaz. Usulsüzlüğün mağduriyeti olmaz. Yolsuzluğun mağduriyeti asla olamaz.
Bir mağdur varsa o İstanbul’dur. Bir mağdur varsa o da 16 milyon İstanbullu vatandaşımdır. Açık seçik söylemek lazımdır ki, 31 Mart’ta sandığa gölge düşmüştür. 31 Mart’ta milli iradeye leke sürülmüştür. 31 Mart’ta PKK-FETÖ destekli karanlık eller devreye girmiştir. Kürt kökenli kardeşlerim, inanıyorum ki, bu oyuna gelmeyeceklerdir. Kökeni, yöresi, anasının dili ne olursa olsun, İstanbul’da ekmeğinin peşinde olan, geleceğinin derdiyle dertlenen hiçbir vatandaşım zilletin tuzağına kapılmayacaktır.”
“Türkiye’nin beka meselesidir”
Bahçeli, istismar çabalarının dikiş tutmayacağını, aldatma kampanyasının bu defa sonuç vermeyeceğini belirterek, “Unutmayınız ki, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri aynı zamanda geleceğimizin seçimidir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri Cumhur İttifakı’nın onur mücadelesi, Türkiye’nin beka meselesidir. İstanbul iftiharımızın mihveri, istiklal haklarımızın mektebidir. Bu aziz kenti hukuksuzluklara rehin bırakamayız. Bu aziz kenti ihanet senaryolarına, sandık yolsuzluklarına kurban veremeyiz. 31 Mart’ta İstanbul’un önü kesilmek için hesap üstüne hesap yapılmıştı. İstanbullu kardeşlerimizin iradeleri gasp edilmek için tezgah kurulmuştu. Sahada kazanamayanlar, sandık oyunlarına teşebbüs etmişlerdi.Sonuç itibariyle İstanbul seçimlerine şaibe karıştığı netleşmiş, teyit edilmiştir. Yüksek Seçim Kurulu, yapılan itirazları görüşerek 6 Mayıs 2019’da oy çokluğuyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesine ve 23 Haziran’da tekrar yapılmasına karar vermiştir. Söz konusu kararın temyiz edilme ihtimali imkansızdır.” ifadelerini kullandı.
İmzasız, mühürsüz, yazıları eksik olarak YSK’ya bildirilen ya da kaybolan sayım-döküm cetvellerinin yanı sıra, memur olmayan sandık kurulu başkan ve üyelerinden kaynaklanan usulsüzlükler nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesinin kararlaştırıldığını vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kapsamda 123 sandıkta 42 bin oyda sorun olduğu tespit edilmiştir. Bu rakam en son aşamada iki aday arasında, 29 binden 13 bin 729’a kadar gerileyen oy farkının üzerinde kaldığından, yani seçim sonucunu etkileyeceğinden, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin hukuken yenilenmesi mecburiyet halini almıştır. İlk başta Sayın Binali Yıldırım aleyhine oy farkı 29 bindi. İtirazlar ve tekrar sayımlar neticesinde oy farkı düşe düşe 13 binlere kadar gerilemiştir. Şayet tüm sandıklar sayılmış olsaydı bu farkın tamamıyla ortadan kalkacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Peki bu hırsızlığı Kılıçdaroğlu niye görmemiştir? Niye itiraf etmemiştir? Niye kabullenmemiştir? Keyfileri yetti mi, hak, hukuk, adalet; işlerine gelmedi mi ihanet, cinayet, vesayet, darbe. Hayatları yalan, siyasetleri riyadır. CHP Genel Başkanının aklı başında mıdır? Yoksa paraşütle gelip icazetli şekilde yürüttüğü görevi nihayetinde kendisini buhrana mı sürüklemiştir? Tutsak alındıysa söylesin kurtaralım, tehdit altındaysa imdat desin yardımına koşalım. Aksi halde bilsin ki, ihanettedir, diptedir, tarihin karanlık sayfalarına adını şimdiden yazdırmıştır. Bize hodri meydan diyen yandan çarklı CHP sözcüsü neyin kafasını yaşamaktadır? Oy çalan her şeyi çalar. Sandıkta hile yapan İstanbul’un istikbalini karartır. Oy hırsızlarını bulup adalete teslim etmek en başta sorumlu makamda bulunanlar için namus ve haysiyet borcudur.”
“Yanlış hesap YSK’dan dönmüştür”
Bahçeli, 2018 Mart ayında, 298 Sayılı kanunda yapılan değişiklikle, sandık kurullarına birisinin başkan olmak suretiyle doğrudan iki kamu görevlisinin dahil edilmesinin kural haline getirildiğini hatırlatarak, “İstanbul seçimlerinde bazı sandık kurullarının teşkilinde buna riayet edilmemiştir. Yüksek Seçim Kurulu da kanunun açık hükmünün çiğnenmesinden dolayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini yenilemeye hukuki zaruretten gerek ve ihtiyaç duymuştur. Karar doğrudur, maşeri vicdana uygundur.
Yanlış hesap YSK’dan dönmüştür. Açıktır ki, seçim sonucunu etkileyecek herhangi bir usulsüzlük tespiti seçim iptalini gerektirecektir. Aynı nedenden dolayı, mesela CHP’nin başvurusuyla Artvin Yusufeli’yle Mersin Gülnar’da seçimlerin yenilenmesine karar verilmiştir. Bir başka polemik konusu ise şudur: Tek bir zarf içinde, kullanılan dört oydan üçünün geçerli olup birinin iptal edilmesini mantıklı ve tutarlı bulmayanların ya idrakleri tıkalı, ya da maksatları arızalıdır.” ifadelerini kullandı.
YSK’nın doğal olarak yapılan itirazları karara bağlandığını dile getiren Bahçeli, bunu görmeyen, bunu anlamayanların kriz havarisi olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
“Peki CHP niye rahatsızdır? Niye tehlikeli bir dile kayış göstermiştir? Kılıçdaroğlu’nun tahammülsüzlüğü, demokrasi hazımsızlığı, hukuk tanımazlığı neye işarettir? YSK’nın kararına karşı nefret diline sapan CHP Genel Başkanı alenen suç işlemiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi yönünde oy kullanan YSK’nın yedi üyesini isim isim sayarak hayasızca hedef göstermiştir. CHP Genel Başkanı kontrolden çıkmıştır. Telaşlıdır, paniğe kapılmıştır, suçüstü yakalanmıştır. Müessif Çubuk olayı anlaşılan düşünme melekelerini kaybettirmiştir. YSK’nın kararını beğenmeyebilirler.
Hatta tenkit de edebilirler. Bu en demokratik haktır. Ancak hakaret edemezler, hedef gösteremezler, müfterilik yapamazlar, kötü söz söyleyemezler. YSK’nın kararını tasvip edip etmemek başka, ağır saldırı ve tahrip yüklü yakıştırmalar bambaşkadır.
Türkiye’de CHP’nin hukuku biteli çok olmuştur. Üstünlerin hukukuna son verilmiştir. Yüksek yargı hiç kimsenin arka bahçesi değildir. Yüksek yargı hiç kimsenin oyuncağı olamayacaktır. Benim yargım senin yargın, benim hakimim senin savcın diye bir şey olmaz, olamaz.”
“Kılıçdaroğlu anayasa ve yasaları çiğnemiştir”
Bahçeli, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün hakim olduğunu dile getirerek, açık oy, gizli tasnif zilletinin üzerinden on yıllar geçtiğini, bu antidemokratik dönem kapanalı çok olduğunu söyledi.
Devlet Bahçeli, 6 Mayıs’ta CHP’nin işine gelen bir karar çıksaydı, “YSK’dan iyisi olmaz, Ankara’da hakimler var” diye ortalığa dökülüneceğini belirterek, “YSK’yı sivil darbeyle suçlamak, ihanetle yaftalamak, hukuk cinayeti işledi demek ahlaksızlıktır, izansızlıktır, cezai sonucu olacaktır. YSK üyelerine çete, taşeron, satılık adamlar iftirası büyük bir bühtandır. Kılıçdaroğlu anayasa ve yasaları çiğnemiştir. Bu şahıs kendine güveniyorsa, yüreği yetiyorsa, cesareti varsa, dokunulmazlığının kaldırılması konusunda TBMM’ye müracaat etsin de görelim, alnını karışlayalım. O zaman geldiğinde dokunulmazlığının kaldırılmasına ilk oyu şahsen ben vermezsem namerdim. İşlemiş olduğu suçlardan dolayı da yargı önüne çıkmasına seve seve hizmet etmezsek gök girsin kızıl çıksın. CHP, demokrasinin karşısındaki odaktır. CHP’nin, adaletin karşı cephesidir. Zillet Türkiye’nin başındaki püsküllü beladır. Cumhur İttifakı 23 Haziran’da yeni bir fetih ruhuyla başarıya ulaşmalıdır.” ifadelerine yer verdi.
Bahçeli, bu tarihi görev ve sorumluluğun herkesin omuzlarında olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Çalışmalarımızı ve mücadelemizi buna uygun yerine getirmek durumundayız. Beş ana stratejiyle 23 Haziran’a hazırlanacağız.
İlk olarak, bütün teşkilatlarımız, bütün ülküdaşlarımız Cumhur İttifakı’nın başarısı için aktif şekilde sahada olacaklar, tam saha pres yapacaklardır. İkinci olarak, AK Parti’yle uyumlu ve ahenkli bir dil kullanılacaktır. Üçüncü olarak yüz yüze iletişime önem ve öncelik verilecek, iftar ve sahurlarda vatandaşlarımızla iç içe olunacak, herkese ulaşılacaktır. Dördüncü olarak hemşehri profiline uygun olacak şekilde temas ve diyaloglar derinleştirilip zenginleştirilecektir. Beşinci olarak da, Cumhur İttifakı’nın ülke genelinde 24 Haziran’da almış olduğu oy oranının gerisine düşülmeyecektir. İstanbul’da partimizi temsilen Genel Koordinatörümüz Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sayın Edip Semih Yalçın, Birinci Bölge Koordinatörümüz Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın İzzet Ulvi Yönter, İkinci Bölge Koordinatörümüz Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Feti Yıldız, Üçüncü Bölge Koordinatörümüz Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın İsmail Faruk Aksu olacak ve lazım gelen çalışmaları yürüteceklerdir. İstanbul’da istikbali aydınlatacak yıldırım çakmalı, Sayın Binali Yıldırım Büyükşehir Belediye Başkanı olmalıdır. Cumhur İttifakı bereketli beraberliktir. 23 Haziran’da İstanbul kazanacaktır. 23 Haziran’da umut kazanacaktır. 23 Haziran’da huzur kazanacaktır.”
“Sandık güvenliğini tesadüflere bırakmayacağız”
İstanbul’un sağduyunun birlikteliğiyle güçleneceğini aktaran Bahçeli, “Türkiye feraha kavuşacaktır. 23 Haziran’da yol, köprü, metro inşaatları, istihdamdaki artışlar, parlak projeler İstanbul’u kanatlandıracaktır. Cumhur İttifakı, İstanbul’u ve ülkemizin tamamını kucaklamaktadır. Hiçbir insanımızı ayırmayacağız. Hiçbir insanımızı ayrı ve öteki görmeyeceğiz.
Sandığa sahip çıkacağız. Sandık güvenliğini tesadüflere bırakmayacağız. İstanbul seçimlerine hazırlık aşamasında, beş temel stratejimize ilaveten, bütün Anadolu’yu, bütün Türkiye’yi İstanbul için seferber etmek yer alacaktır.” dedi.
Bahçeli, bu istikamette yalnız İstanbul il sınırlarına münhasır değil, bütün vatan sathını esas alan, kapsamlı bir seçim çalışması yapmak için kolları sıvadıklarını ifade ederek, İstanbul’da en büyük hemşehri profiline sahip, nüfusu 250 bin ve üzerinde olan Sivas’tan başlayarak Kastamonu, Ordu, Giresun, Tokat, Samsun, Erzurum, Malatya, Trabzon, Sinop, Erzincan, Rize, Kars, Ardahan ve Mardin illerimizin il başkanlarıyla 9 Mayıs Perşembe günü Ankara’da toplantı yaptık. Müteakip süreçlerde diğer il başkanlarımızı da Ankara’da toplayıp görevlendirmeleri yapacağız. Tek bir insanımızı ihmal etmeyeceğiz. Sandığa gitmeyen yaklaşık 1 milyon 700 bin insanımızla, oyu geçersiz olan yaklaşık 300 bin insanımızla ilgili hem söylemsel hem de siyasi eylem bazında çalışmalar yapacağız.” diye konuştu.
Görevlendirdikleri il başkanlarının İstanbul’da hemşehrileriyle, hemşehri dernekleriyle doğrudan bağlantı kurarak Cumhur İttifakı’nın değerli adayı Binali Yıldırım için destek isteyeceklerini aktaran Bahçeli, “Başarmak zorundayız. Başka seçenek tanımıyoruz, çünkü gemileri yaktık. Kirli oyunları bozmalıyız, İstanbul’u abluka altına almak için çırpınanları şaşkına çevirmeliyiz.
Tecrübeyse aranan, adamlıksa gözlenen, çalışkanlıksa görülmek istenen doğru isim Sayın Binali Yıldırım’dır. Birikimse arzulanan, devlet ve siyaset ahlakıysa beklenen, doğru adres Sayın Binali Yıldırım ve Cumhur İttifakı’dır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Acemiden İstanbul’a şehremini olmaz”
İmamoğlu’nun 31 Mart’ın hemen ardından Anıtkabir’e gittiğini hatırlatan Bahçeli, “Anıtkabir’e gidip attığı imzayla yetki ve unvan gasbı yapan bir acemiden İstanbul’a şehremini olmaz.” ifadesini kullandı.
Ekrem İmamoğlu’nun 17 gün boyunca “oyuncağı elinden alınmış çocuklar” gibi mızmızlanıp “mazbata da mazbata” diye tutturduğunu kaydeden Bahçeli, “Yapmacık, zoraki gülen, şeklen sabreden, adeta maske takıp gezen bir şahsa İstanbul’un geleceği teslim edilemez.” dedi.
İstanbul’u yönetmenin ciddi bir iş, asil bir görev olduğunu aktaran Bahçeli, “Terörist Demirtaş çizgisini beğenenden, HDP’yle düşüp kalkandan, PKK ve FETÖ’ye kadar gülücükler saçan birisinden İstanbul’a hayır gelmez, umut gelmez, huzur gelmez, gelemez.” diye konuştu.
Bahçeli, “CHP’nin başını çektiği zillet korosu çiğ süt emmemişse, sakladıkları, gizledikleri karanlık ilişki ağları yoksa, korkmalarına, milletimizin iradesinden çekinmelerine de gerek olmayacaktır. Madem haktan bahsediyorlar, buyursunlar, 23 Haziran’a hazırlansınlar. Demokrasiyi kabullensinler, hukuka saygı duysunlar, kriz ve kaos tetikçiliğine asla heves etmesinler, aksi halde niyet sahipleri bedelini ağır şekilde ödeyecektir. Bir ara AK Parti’nin içinde önemli makamlara gelenlerin, sıfatları başbakan, cumhurbaşkanı olanların, şimdilerde CHP’yle aynı çukura düşmeleri, utanç verici bir vefasızlık örneğidir. Yatta buluşup Türkiye’ye kaçak kat dikmek için plan yapanlara, Türk milleti izin vermez, göz açtırmaz. Parti kurmak için her fırsatı ganimete çevirme kurnazlığı, bugüne kadar hiç kimseye yaramamış, bundan sonra da yaramayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
“ABD hangi ara Türkiye’ye not verir bir konuma gelmiştir?”
ABD’den yapılan açıklamalara da dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti:
“Lütfen dikkat ediniz, ABD ‘YSK kararını not ettik.’ diyor. ABD hangi ara Türkiye’ye not verir bir konuma gelmiştir? Not etseniz ne yazar, etmeseniz en çıkar. Azdan az, çoktan da çok gider. Notunuza bizden de bir ilave yapmanız samimi tavsiyemdir. Alman Meclisi Başkan Vekili YSK kararını demokrasiye karşı savaş ilanı görüyor. Bu şuursuzun Hitler özentisi, faşizm özlemi gerçek yüzünü deşifre etmiştir. Ayrıca AB’den nezaketsiz ve saygısız mesajlar gelmekle kalmıyor, Türkiye’yi hedef alan karalama kampanyaları lobiler, derecelendirme kuruluşları, medya organları kanalıyla peşe peşe tedavüle çıkarılıyor. Siyasi eskiler, çözümcüler, yıkımcılar, Geziciler, Sorosçular, bölücüler, ekonomik teröristler, döviz tetikçileri, emperyalizmin uşakları, terör örgütlerinin ulakları, HDP, İP, SP, TKP, ÖDP, CHP şu kepazeliğe bakınız ki yana yana, yanak yanağa duruyor. Bunların alayının karşısında Türkiye ve Türk milleti sevgisiyle dolup taşan Cumhur İttifakı hamdolsun vardır, sonuna kadar da olacaktır.”
23 Haziran’da “zillet bloku”nun Türk milletinin duruş ve iradesiyle devrileceğini söyleyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türk milleti; Ötüken’den Malazgirt’e yürümüş, vatan kazanmıştır. Söğüt’ten İstanbul’a yürümüş, fetih yapmıştır. İstanbul’dan kıtalara yürümüş, destan yazmıştır. İstanbul’dan Ankara’ya yürümüş, istiklalini, istikbalini yedi düvelin alnına kazımıştır. Fatih Sultan Mehmet yürümüş, Konstantinopolis İstanbul olmuştur. Mustafa Kemal yürümüş, Boğaz’a demirlemiş düşman gemileri geldikleri gibi gönderilmiştir. Şimdi yürüme sırası bizdedir. Şimdi ileri atılma, yüreklice tarihi yürüyüşümüzü sürdürme görevi fütuhat mirasçısı Cumhur İttifakı’na düşmektedir. Allah için yürüyeceğiz, zillete kabus yaşatacağız. Cumhur için yürüyeceğiz, haine, namerde, murdar emellere haddini bildireceğiz. Milliyetçi Ülkücü Hareket İstanbul’da bütün imkanlarıyla sahada olacak, Cumhur İttifakı’nın başarısı için üzerine düşeni yapacaktır. Sözümüz söz, duruşumuz nettir. Hepinizden beklentim, 23 Haziran’a kadar çalışmanız, İstanbul’u baştan ayağa kavramanız, Cumhur İttifakı’nın mesajlarını AK Parti’yle uyumlu şekilde anlatmanızdır.”
Ülkücü için imkansızlığın olmadığını vurgulayan Bahçeli, “Varlığımıza kefen biçenler ülkülerimizin çığıyla ezilmişler, un ufak olmaktan kurtulamamışlardır.” dedi.
“Mitili İstanbul’a atıyorum”
Bahçeli, İstanbul’un geleceği için el ele vereceklerine işaret ederek, “Yüce Allah’ın mücadelemizde bizlere kuvvet vermesini niyaz ediyorum. Tekraren ramazan ayımız mübarek olsun diyorum. Herkes duysun ki mitili İstanbul’a atıyorum. İstanbul’un ehline emanetini temenni ediyorum. Yarın kutlayacağımız Anneler Günü münasebetiyle, tüm annelerimize hürmetlerimi sunuyor, Anneler Günü’nü kutluyor, ebediyete irtihal etmiş olanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Sağ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun. Ne Mutlu Türküm Diyene.” diyerek sözlerini tamamladı.