İmamoğlu’ndan seçim değerlendirmesi
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, “Geçersiz oyların, yüzde 1 ile 2 arasında bir kriterde artı-eksi değerler oluşuyor. Günün sonunda neticeye tesir edecek bir değere sahip değil. Bu çok net önümüzde.” dedi.
İmamoğlu, 2. Bölge Koordinasyon Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, rakibine oy veren AK Partili veya diğer partilerden her seçmenin başının üstünde yeri olduğunu, hiçbir seçmenin diğerinden farkının olmadığını söyledi.
Bu kente hizmet noktasında kimin oy verip vermediğine bakmayacaklarını dile getiren İmamoğlu, “Özellikle bir hususu paylaşmak istiyorum. Bir kelime canımı sıkıyor ama şöyle bir açılım yapınca herkesin hoşuna gidecek. ‘Oy hırsızı’ diye bir şey yazılıyor. Benim bir tek hırsızlık bildiğim şey var, o da gönül hırsızlığı yaparım, gönülleri çalarım, gönülleri kazanırım. Başka hiçbir işten anlamam hırsızlık namına. Gönüllerinizi kazanmaya geliyorum. Bu hiç zor değil çünkü hiç kimseye ön yargım yok. Bana da oy vermiş AK Partililer olduğunu biliyorum bu gayet doğal, şuna inansınlar ki asla ve asla kendilerini kenara itilmiş, hizmette ikinci, üçüncü sınıf muamele görecekleri bir sistemi görmeyecekler.” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) çalışanlarına seslenen İmamoğlu, çalışan memnuniyetinin bir kurum için en önemli unsurlardan biri olduğunu belirterek, “Hiçbir çalışanımın kendini bana adamasını hiç istemedim, istemeyeceğim de. Zira siyasiler oyla gelir, oyla gider. Bugün vardır, yarın yoktur. İBB’nin çalışanları o kurumun kalıcı unsurlarıdır. Alın terine, emeğe çok değer veren, kutsallığa değer veren birisiyim. İBB Başkanlığı’nda çalışan herkes, yaşamına, verdiği oya, koşullarına, hiçbir şeye bakmaksızın müjdeliyorum ki alın teri akıtan, çalışan herkesin yeri başımın üstüdür. Ben onlara hükmetmeye gelmiyorum. Ben onlarla ortak çalışmaya, ortak akılla bu şehre ortak çabayla hizmet etmeye geliyorum. Gönüllerini rahat ve ferah tutsunlar.” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, rakibi Binali Yıldırım’ın bugünkü konuşmasında “Türk halkının sinirlerini sakın bozmayın” cümlesinin dikkatini çektiğini ve kendisini üzdüğünü ifade ederek, “Benim sayemde millet gülüyor şu anda, herhalde farkında değiller. Ben İstanbulluya huzur getirdim, gülümsemem insanların yüzünü güldürüyor. İnanın bundan mutlu oluyorum, çocuklar bana koşarak sarılıyor. Bu bir böbürlenme değil, mutluluğumun tarifi yok. Onun için biz kimsenin sinirini bozmayız, sinirini bozan unsurlarla mücadele ederiz. ” dedi.
“Kazandığınızı o gece ilk açıklayan sizsiniz”
“Kabine üyeleriyle, sayın bakanlarla siz niye toplantı yaparsınız?” diye soran İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Artık biz eşit koşullardayız. Geçmişte bu ülkeye hizmetler yapmış olabilirsiniz ama bitti hatırlatırım size. Benim istirhamım, lütfen yetkilerinizi kullanırken dikkatli olunuz. Bu ülkenin sinirlerini bozmak benim işim değil. Başka sinir bozucu bir şey daha söyleyeyim mi? Genel başkan yardımcısı ‘Bu ülkenin en şaibeli seçimi’ diye bu seçimi tanımlayabiliyor. Ne acı. Bunu biz desek, ‘muhalefet dedi’ derler. Bir iktidarın üyesinin bunu söylemesi kadar trajikomik bir şey herhalde olamaz. Onun için niçin tek bir cümle bununla ilgili kurmadınız Sayın Yıldırım? Ben Sayın Yıldırım’ın bu konulara dikkatini çevirmesini ve özellikle bu hususlarla ilgili açıklama yapmasını bekliyorum.”
İmamoğlu, “Takmışlar ‘kendini belediye başkanı diye tanımladı’ ve bu sürece dair yorumlar yapıyorlar. Sayın Yıldırım çok özür diliyorum ama 3 bin oyla kazandığınızı topluma o gece ilk açıklayan sizsiniz. Biz sabırla ters giden bilgi alma sürecimizin düzelmesi için bekledik. Burada tek tek evraklar üzerinden açıklamalarımızı yaptık.” değerlendirmesinde bulundu.
Süreci ahlaklı, nitelikli ve insanların bilgi alma özgürlüğünün iyi işlemesi noktasında hep duyarlı yönettiklerini dile getiren İmamoğlu, “Ama siz Büyükşehir Belediyesinin tüm mecralarını, üst geçitler, binaların tamamına afiş astınız ve bugün diyorsunuz ki ’25 belediye kazandık, 25 belediyeyi kutlayamaz mıyız?’ Sizi uyarıyorum; kutlamayı yaptıysanız o 25 belediye başkanı ki onlarla ben çalışacağım artık, o kardeşlerim, o arkadaşlarım, o sevgili başkanlarımıza haksızlık yaptınız çünkü her ilçeye keşke sizin değil de onun fotoğrafını assaydınız.” diye konuştu.
Anıtkabir ziyareti
Anıtkabir ziyaretine de değinen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Atamın manevi huzurunda deftere yazmış olduğum İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yazım, herhalde bu biraz sıkıntı yarattı. Yaratmasın, çünkü dayanağım Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) sayfasında gösterdiği sayılar ve kendi tutanaklarımız üzerinden elde ettiğimi düşündüğüm hakkımın orada beyanıdır. Ama esas bunun kalemle kağıda dökülmesi, az önce sizin yaptırdığınız uygulamaların karşılığıdır.
Bu sürecin uzamasını istemiyoruz, hukuka ve Anayasa’ya inanıyoruz. Bir oyla bile seçimi kazanmanın önemini biliyoruz. Bizim 20 bini aşan oy farkını küçümserken, 3 bin oyla kendinizi açıklıyorsunuz. Ama ben de size önemli bir tecrübenin sözünü hatırlatayım, Sayın Devlet Bahçeli’nin ‘Bir oyla bile kazanırsanız, kazanmışsınız demektir’ sözünü size hatırlatayım Sayın Yıldırım.”
“Süreç bellidir, ortadadır”
YSK’nın uygulama maddelerinden yana olduklarını, kurulun sürecin uzamaması noktasında yoğun çalıştıklarını da bildiklerini ifade eden İmamoğlu, “Ama lütfen süreci toparlayınız artık. Süreç bellidir, ortadadır. Biz demiyoruz ki bizi de 2014’te itirazlar sürerken 30 bin oy farkla Ankara’daki adayın başkanlığının kesinleştiği gibi pat diye açıklayın demiyoruz. Sayımlar, hiçbir şeyde karşılığı olmayacak sayımlar. Somut olan her itiraz hakkına saygı duyarız. Bizim de var. Biz asla itirazlara karşı gelmedik ama soyut itirazlar doğru değildir.”
“Dünya bizi izliyor, demokrasi adına hızlı hareket edelim, bu karar netleşsin” derken başka şeylerin algılandığını, orada, burada tebrikler aldığının konuşulduğunu aktaran İmamoğlu, “Benim tek duyduğum tebrik ki doğaldır, Türkiye’de birinci parti çıkmıştır, Sayın Cumhurbaşkanına gelen tebrikler dünyanın farklı ülkelerinden. Bana gelen bir tebrik yok ama seçildikten sonra dünyanın her kentinden tebrik alacağımı da şimdiden duyuyor gibiyim.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sürece katkı sunması gerektiğini dile getiren İmamoğlu, “Bu sürecin normalleşmesi, Türkiye’nin ekonomisinden iç huzuruna kadar önemli bir katkıdır. Bu katkıyı sunarlarsa Sayın Cumhurbaşkanı, aldığı yetki ile 2023’ün haziranına kadar şu anda yoğun bir ekonomik sorunla ve birçok konuyla daha yakından ilgilenme fırsatı bulacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Neticeye tesir edecek bir değere sahip değil”
Bir gazetecinin oyların sayımının devam ettiği ilçelerdeki sonuca ilişkin sorusu üzerine İmamoğlu, her ilçedeki sayımla ilgili anlık raporları aldıklarını belirtti.
Şu anda orada daha önce pek de uygulamalarda olmayan geçersiz oyların tekrar sayılmasıyla ilgili bir sürecin söz konusu olduğunu ifade eden İmamoğlu, “Birbirine çok yakın değerler çıkıyor. Bize 10 çıkıyor, karşı tarafa 7 çıkıyor ya da karşı tarafa 25 çıkıyor bize 10 çıkıyor. Geçersiz oyların, yüzde 1 ile 2 arasında bir kriterde artı-eksi değerler oluşuyor. Günün sonunda neticeye tesir edecek bir değere sahip değil. Bu çok net önümüzde. Bilgileri takip ediyoruz, simülasyonunu da yapıyoruz. Zaten birçoğu YSK’nın sayfasına da giriliyor.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye sürece katkı sunmaları yönündeki çağrısını hatırlatan İmamoğlu, “Peki siz onları aramayı düşünüyor musunuz?” sorusunu yönelten gazeteciye, “Gerekirse ararım. Bu ülkenin her kademesindeki, her kurumundaki herkesle görüşme konusunda hiçbir sınırım yok. Ben İBB’yi yöneteceğim. Sayın Cumhurbaşkanı benim hemşehrim zaten. Ben tek bir vatandaşımı bile ayırt etmeyeceğim derken, bu ülkeyi yöneten, şu anda yetki almış Sayın Cumhurbaşkanı ile konuşmamak ne demek? Zevkle konuşurum. Şu an tabii ki ben çağrımı yapıyorum ama şimdi ama yarın görevimi yaparken İstanbul ile ilgili her konuyu konuşmaya hazır olduğumu belirtmek istiyorum. Buna Sayın Bahçeli de dahil.” yanıtını verdi.
“Seçimin iptal edilip yeni bir tarih verilmesi konusunda tutumunuz ne olur?” sorusu üzerine İmamoğlu, “Öyle bir gündemi düşünmüyorum bile. Zihnimde öyle bir şey yok. Burası İstanbul, 16 milyon. 82 milyonluk Türkiye’nin 145 yıllık demokrasi tarihi var. Dolayısıyla böyle bir gündemi zihnimin zerre kadar köşesinde bile tutmuyorum.” dedi.