Kurum: LPG’li araçlar da kapalı alanlara girebilecek
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, nisan ayından itibaren tedbirlerin alınmasıyla LPG’li araçların da AVM, otel ve konutların kapalı otoparklarına girebilmesine ilişkin düzenlemenin hayata geçirileceğini açıkladı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, konuk olduğu Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’nda soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Seçim kampanyası çerçevesinde Türkiye’yi geziyorsunuz. Vatandaşın yaklaşımı nasıl, seçimi nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Kurum, bakanlığını ilgilendiren konuları yerinde görmek ve tespit etmek için 50’nin üzerinde şehre ziyarette bulunduğunu belirtti.
Bu ziyaretlerde valiler, milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla şehrin, vatandaşın sorunlarını istişare ettiklerini aktaran Kurum, yapılması gereken işleri hızlı bir şekilde uygulamaya geçirdiklerini vurguladı.
Kurum, vatandaşların kentsel dönüşüm, atık su arıtma tesisleri, düzen depolama tesisleri, millet bahçeleri, çevre düzenlemelerine ilişkin taleplerinin olduğuna işaret ederek, kentsel dönüşüm süreciyle ilgili belli noktalarda mağduriyetlerin bulunduğunu, bunları hem TOKİ eliyle hem de İller Bankası Genel Müdürlüğü kanalıyla aştıklarını anlattı.
Bakanlık olarak vatandaşa güven verdiklerini kaydeden Kurum, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda sorun olmuş alanlara gidip, bunlara çözüm bulduklarını belirtti.
Kurum, Mamak’ta uzun zamandır süren bir kentsel dönüşüm projesinin bulunduğunu anımsatarak, bugün onun temelini atacaklarını bildirdi.
Kentsel dönüşüm kapsamında Gaziosmanpaşa ve Üsküdar’da da temel attıklarını, Esenler’de çok örnek çalışma yaptıklarını aktaran Kurum, “Geçen hafta Ataşehir’e gittim, 3 mahallede kentsel dönüşümle ilgili toplantı yaptık. O toplantılarda vatandaşların, sokaklara, kaldırımlara park edilen araçlardan, sosyal donatı, yeşil alan eksikliklerinden yıldıklarını görüyoruz. Vatandaşlarımız toplantılardan mutlu ayrıldılar. Onları ikna ettiğimizi düşünüyorum. Kentsel dönüşümle alakalı Bakanlık olarak destek vereceğimizi kendilerine ifade ettik.” dedi.
“Kentsel dönüşüm yerinde çözülmeli”
Kentsel dönüşümde olayı yerinde çözmek zorunda olduklarını belirten Kurum, “Vatandaşı biz yerinden alıp başka bir yere götüremeyiz. Onun rızasını aldıktan sonra, onun içinde olduğu bir süreçte kentsel dönüşümde yapılamayacak hiçbir şey yok. Her şeyi yapabilirsiniz. Yeter ki dertli olun, yeter ki o işi çözmeye niyetiniz olsun.” diye konuştu.
Elbirliğiyle, vatandaşın rızası çerçevesinde projeler gerçekleştirdiklerini anlatan Kurum, şunları söyledi:
“Yeni alanlarda zemin artı 4-5’i geçmiyoruz. Mesela Kartal’da 10 katlı binayı yıktık, yerine 5 katlı bina yapacağız. Haftaya temelini atıyoruz. Sığmayan yerler de olacaktır muhakkak ama etrafındaki silüeti bozmadan, etrafında 8-10 kat varsa onlara uygun bir şekilde yapmak lazım ama eğer hiçbir yapılaşma yoksa biz zemin artı 4-5’i geçmek istemiyoruz. Bu noktada medeniyetin bize tarif ettiği mahalle kültürünü, ecdadın bize tarif ettiği o şehirleşmenin örnek uygulamalarını yapmak istiyoruz. Bu çok önemli bir şey. Biz, tüm şehirlerde, tüm ilçelerimizde bu örnek uygulamaları yaparsak genele yayılacaktır.”
“Sosyal donatı imkanları artıyor”
Kentsel dönüşümde, vatandaşın evinin bugünkü değerinden aşağı bir bedel teklif etmediklerini belirten Bakan Kurum, “Bugün evinizin bedeli 300 bin lira. Size, 300 bin liradan aşağı hiçbir şekilde bir gayrimenkul teklif etmiyoruz.” dedi.
Bakan Kurum, kentsel dönüşümün ardından vatandaşların evlerinin değerlenmesine ilişkin, “Daireniz küçülse de bu neden daha değerli oluyor? Sosyal donatı imkanları artıyor. Yeni yerleşim alanlarında biz okulumuzu, yeşil alan düzenlemelerini yapıyoruz, yollarımız, caddelerimiz geniş bir şekilde yapılıyor. Tüm sosyal donatı alanlarını ayırıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Altyapı işleriyle, keşmekeşten vatandaşın çıkarılmasıyla buraların kendiliğinden değerlendiğine işaret eden Kurum, vatandaşın da bundan mutlu olduğunu belirtti.
Bu örnekleri her şehirde göstererek vatandaşı ikna etme sürecini çok daha hızlandıracaklarını vurgulayan Bakan Kurum, bu noktada hem TOKİ’yi, hem İller Bankası Genel Müdürlüğünü, hem Emlak Konutu, hem de Emlak Bankasını sahaya soktuklarını kaydetti.
“Vatandaş sizin yanınızda oluyor”
Tüm bunlarla vatandaşa destek olunduğunda vatandaşın başka bir şey istemediğini anlatan Kurum, “Vatandaşı karşınıza alıp, doğru bir şekilde olması gerekenleri anlatıp, onun gibi düşünüp, onun gibi dertlenip, yapılabilecekleri de hızlı bir şekilde onun adına düşünüp yaptığınız zaman vatandaşınız sizin yanınızda oluyor.” dedi.
“Bu çalışmaların seçime yansımasının nasıl olacağının” sorulması üzerine Bakan Kurum, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Biz, 17 yıldır kişi başı gelirden tutun da sağlık, eğitim, kültür alanında çok büyük yol katettik. Bu yolları katederken de muhakkak eksikliklerimiz olmuştur. ‘Her şeyi dört dörtlük yaptık’ kimse diyemez. Ancak olayın bütününe baktığınızda bugün kişi başı gelir 10 bin dolarlara gelmiş. IMF’ye borcumuz varmış 23 milyar dolar, bunu bitirmişiz. Savunma sanayinde dışa bağımlı bir ülkeyken, bugün gidip Afrin’de, Suriye’de operasyon yapabiliyorsunuz. Kendi SİHA, İHA’larınızla başarılı bir operasyonla oradan çıkabiliyorsunuz. İhraç ediyorsunuz. Biz, çok yol katettik. Ben vatandaşımızın 31 Mart seçimlerinde de güvenden, istikrardan yana olacağından eminim. Bir kere önümüzdeki 4-5 yıllık dönemde başka seçim yok ve hükümette AK Parti iktidarı var. Örneğin kentsel dönüşüm, toplu ulaşım meseleleri gibi yerel yönetimin kendi başına üstesinden gelemeyeceği işler var. Yerel yönetim, merkezi idare ile uyumlu olursa bunları çok daha hızlı bir şekilde yapabilir. Benim, vatandaşımızın 31 Mart’ta tüm Türkiye genelinde sağduyulu davranacağından hiçbir şüphem yok. İnşallah biz, şu anki yönettiğimiz o gönül belediyeciliği seçiminde, çok daha fazla belediyeyle 31 Mart’tan yeni bir destanla ayrılacağımızı düşünüyorum.”
“İmar Barışı’na 10,5 milyon vatandaş başvurdu”
İmar Barışı’na ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakan Kurum, bunun 13,5 milyon vatandaşı ilgilendiren bir konu olduğuna işaret ederek, “10,5 milyon vatandaş, İmar Barışı’na başvurdu.” dedi.
Kurum, “Buradan çok önemli bir veri elde edeceğiz, ülkemizdeki yapı stoğuna ilişkin tespitleri yapacağız. Nerde ne kaçak var, bu yapıların durumu, risk durumu nedir? Bu analizleri elde etmiş olacağız ki bu veri bizim için çok önemli bir veri.” değerlendirmesinde bulundu.
İmar Barışı’ndan yararlanan 10,5 milyon vatandaşın çoğunun elektrik, su, doğalgaz sorunlarının bulunduğunu, tapuları olmadığından mülkiyeti ipotek gösteremediklerini aktaran Kurum, “Şimdi bunların hepsinin önünü açtık ve 31 Aralık 2017 tarihine kadar yapılmış yapıları içeren İmar Barışı süreci bu anlamda çok olumlu gidiyor.” ifadesini kullandı.
Kültürel alanlarda İmar Barışı’nı sabote eden vatandaşların bulunduğuna işaret eden Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kesinlikle bu takibi yapıyoruz. Biz hem özel çevre koruma bölgesinde hem de doğal sit alanlarında hem de tarihi alanlarımızdaki yapıların durumunu ve yeni yapılara ilişkin süreci de takip ediyoruz. Biz kesinlikle tarihimize, kültürümüze, doğal sit alanlarımıza kimsenin zarar vermesine müsaade etmeyeceğiz. Bunu çok net söylüyorum. Şu an ülkemizde 55 bin kilometrekare korunan alanımız var. Biz bunu 2023’e kadar 2,5 kat artırmayı hedefliyoruz. OECD verilerine göre yüzde 17’ye çıkarmayı hedefliyoruz, yani tüm ülke toprağının yüzde 17’sini korumak üzere yola çıkıyoruz.
Arkeolojik sit alanlarında kesinlikle İmar Barışı’na müsaade etmiyoruz. Peribacaları’nın olduğu Nevşehir’deki süreçte de bu yapıların yapılmasına müsaade etmedik. Yıkımını da gerçekleştiriyoruz. Şu ana kadar 100’ün üzerinde yapıyı yıktık ve tespit ettiğimiz 195 yapının etaplar halinde yıkımlarını gerçekleştiriyoruz. Doğal sit alanlarında tüm Türkiye’de yaptığımız tespitlerde 2 bin 165 kaçak yapı var. Bu yapıların da tespitlerini yaptık ve süreç içerisinde bunların da yıkımlarını gerçekleştireceğiz.”
Özel Çevre Koruma Bölgesi alanlarını artırdıklarını dile getiren Kurum, bu sayede doğayı koruyacak projeleri de yapmaya gayret gösterdiklerini vurguladı.
İmar Barışı’nda vatandaşın mağduriyetini gidermeyi amaçladıklarını dile getiren Kurum, diğer taraftan da çevreyi doğayı koruyacak süreci de aynı zamanda işletmeye gayret gösterdiklerini söyledi.
En çok talep Adana’dan geldi
Bakan Kurum, Hazineye ait tarım arazilerinin çiftçilere kiralanmasına ilişkin bir soru üzerine, “218 bin çiftçimizi ilgilendiren süreçte yaklaşık 180 bin çiftçimiz bu düzenlemeden faydalandı. Bu sayede Tarım Bakanlığımızın da verdiği desteklerden de faydalanıyorlar. Bu da çok önemli. En çok gelen talep, 14 bin başvuru ile Adana’dan geldi. Adana’yı 10 bin başvuru ile Hatay izliyor, 9 bin başvuru ile Konya, 8 bin 700 başvuru ile İzmir ve Muğla takip ediyor.” diye konuştu.
“Bugüne kadar 26 bin vatandaşa toplam 391 milyon metrekare alanın kiralamasını yaptık.” diyen Kurum, şöyle devam etti:
“Bu ne demek? Biz ülkemizdeki tarımı artıracağız, buradaki istihdamı artıracağız, hayvancılığı artıracağız. Bu kiralamaları yapmakla birlikte hem ekonomiye hem istihdama da destek olmuş hem de vatandaşımıza o atıl hazine arazilerini kullandırarak destek olmuş oluyoruz.”
Bu arazileri, sadece vatandaşlara değil tüm sektörlere kullandırdıklarını belirten Kurum, hem küçük sanayi siteleri hem de organize sanayi bölgeleri noktasında destekler verdiklerini anlattı.
“Ankara’nın hem güneyinde hem kuzeyinde iki yeşil koridor açıyoruz”
Bakan Murat Kurum bir soru üzerine, Ankara’da “AKM” Projesi ile “Kanal Ankara” projesinin ayrıntılarını da paylaştı.
Ankara’ya ilişkin çok önemli bir proje yürüttüklerini kenti hem güneyinde hem kuzeyinde iki yeşil koridor açma çalışmaları yürüttüklerine değinen Kurum, “Mogan Gölümüz’le başlıyor, İmrahor’a giden süreçte 35 kilometreye uzanan bir hat. Mogan’ı, Gölbaşı’nı içine alan ve İmrahor Vadisi ile devam eden ve içinde parkların, bahçelerin, kanalların, göletlerin, yürüme yollarının, spor alanlarının olduğu çok önemli bir koridoru orada hayata geçiriyoruz.” diye konuştu.
Mogan Gölü’nde yaklaşık 3 milyon metreküplük bir dip çamuru temizlediklerini dile getiren Kurum, “Mogan Gölü etrafından çok büyük bir Millet Bahçesi projelendiriyoruz. Onu inşallah Eymir Gölü ile birleştireceğiz ve devamında o koridoru İmrahor’a kadar uzanan bir süreçte götürmek istiyoruz.” dedi.
Murat Kurum, projenin görsellerini de paylaşarak, “İmrahor Vadisi’ndeki Kanal Ankara olarak bilinen yaklaşık 193 bin metrekarelik alanın da bugün temelini atıyoruz. 2019 yılı içerisinde büyük bir kısmını tamamlarız, açarız diye düşünüyorum.” bilgisini verdi.
Mogan Gölü’nün etrafında yapılacak Millet Bahçesi Projesi’ne ilikin detaylar veren Kurum, etrafında yürüme yolları, bisiklet yollarının bulunacağını belirterek, “Yaklaşık 700 bin metrekarelik bir alan bu. Bu, İngiltere Londra’daki Hyde Park’ın hemen hemen yarısı demek.” ifadesini kullandı.
Bu bölgede açık otoparkları, dinlenme alanları, spor alanlarının olacağını aktaran Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, “Şimdi peyzaj ve Millet Bahçesi ihale sürecini devam ettiriyoruz. Bunun devamındaki İmrahor Vadisi’ndekinin temelini bugün atıyoruz. Kalanını da 35 kilometrelik koridordaki süreci Mogan’daki süreci de bu yıl içerisinde temelini atmak suretiyle güneyde bir kere bu koridoru açmış olacağız. Yeşil bir koridor olacak. Ankara için çok önemli olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
“Şehrin kuzeyine de çok önemli bir hat kuruluyor”
Bakan Kurum, kentin kuzeyinde de çok önemli bir hattın bulunduğunu, Atatürk Orman Çiftliği ile başlayan bu hatta Atatürk Kültür Merkezi olarak bilinen yaklaşık 650 bin metrekarelik alana Ankara’ya yakışacak millet bahçesi yaptıklarını söyledi.
Kurum, “Bu yine Hyde Park’ın yarı büyüklüğünde. Bu alanla birlikte güneydeki yaptığımız koridorun bir benzerini de kuzeyde yapacağız.” dedi.
Melike Hatun Camisi’nin bulunduğu mekanda bir meydan düzenlemesi yapacaklarını, oradaki tarihi yapıların da yeniden restorasyonunu gerçekleştireceklerini aktaran Kurum, böylece kuzeyde de bir koridorun açılmış olacağına değindi.
Bakan Murat Kurum, “Sadece AKM ve bu yapacağımız İmrahor’daki yeşil alanların millet bahçelerinin toplam maliyeti 1 milyar lirayı aşıyor ve bunlara başladık. AKM’nin de ihalesini yaptık, temelini inşallah Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle atacağız ve 2019 yılı içerisinde büyük bir sürecini de tamamlayacağız. Etaplar halinde 2020 yılında Ankaralı vatandaşlarımızın hizmetine açacağız.” değerlendirmesini yaptı.
Kurum, bu alanda tohum merkezi, kır lokantası, bostanların, koku bahçelerinin, sağlık merkezlerinin, çocuk oyun alanlarının, müzelerin, dinlenme alanlarının bulunacağını da bildirdi.
Buradaki Millet Kıraathanesi’nin Türkiye’nin en büyüklerinden biri olacağına dikkati çeken Kurum, söz konusu alanda yüzlerce kitabın bulunacağını söyledi.
Meydanda tüm illerin geleneksel ürünlerinin sergilendiği bölümlerin de yapılacağına işaret eden Kurum, ayrıca tören alanının korunacağını söyledi.
Burada yeri geldiğinde tören yapılacağını, yeri geldiğinde konser verileceğini anlatan Kurum, “(Ankaralının hafta sonu nereye gideceğim) endişesini biraz da olsa bitirmek istiyoruz. 2020 yılında inşallah oraya gideceğiz ve beraber gezeceğiz.” dedi.
“Mamak’ta yaklaşık 550 konutun temelini atacağız”
Kentsel dönüşüm vaatlerinin yerine getirilmediği eleştirileriyle zaman zaman karşılaştığını belirten Kurum, “Vatandaşımız, seçim zamanı siyasetçiler, hep böyle vaatler yapıyor. Biz de vatandaşa, seçim zamanı gelenlerden olmadığımızı, söz verdiğimizi yaptığımızı söylüyoruz.” dedi.
Benzer eleştirilerle geçen yıl Mamak ziyaretinde de karşılaştığını aktaran Kurum, “Mehmet amcamıza, 6 ay içinde temeli atacağımızı söyledik. Bugün Mamak’ta zemin artı dördü, beşi geçmeyen yatay mimari esaslı ve mahalle kültürünü yansıtacak yaklaşık 550 konutun temelini atacağız. Çok kısa zamanda da o inşaatları bitirip vatandaşımıza teslim edeceğiz. Hem ilçe hem de büyükşehir belediyemizdeki ihtiyaç neyse iş birliği içerisinde kentsel dönüşüm sürecinde tamamlamak istiyoruz. Vatandaşımıza verdiğimiz sözü tutmanın mutluluğu içerisinde bugün temel atacağız.” diye konuştu.
“50 bin konuta 250 bin başvuru geldi”
Türkiye genelinde 2023’e kadar 250 bin sosyal konut yapacaklarının sözünü verdiklerini vurgulayan Kurum, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda da bu çalışmayı başlattıklarını bildirdi. Çalışmanın ilk etabının, 50 bin sosyal konut olduğunu ifade eden Kurum, 67 ilde 50 bin sosyal konuta ilişkin sürecin tamamlandığını kaydetti.
6 Mart itibarıyla konut başvurularının alındığını vurgulayan Bakan Kurum, 388 liradan başlayan ve 240 aya varan vadeyle 67 ilde bu projelerin vatandaşların talebine sunduklarını aktardı.
50 bin konuta şu ana kadar 250 bin başvurunun geldiğini bildiren Kurum, şöyle devam etti:
“Bu da bizi açıkçası çok memnun etti. Talebin nereden geldiğine bakarak, belki o 250 bini de bu talebe bakarak artırma imkanımız da olacak. 50 bine 2019 içerisinde başlıyoruz. Kalan sürece ilişkin de Sayın Cumhurbaşkanımızın bize talimatları; ‘deprem riski altında yaşayan ve alt gelir grubunda konutu olmayan hiçbir vatandaş kalmasın.’ Bu doğrultuda, çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bunu 81 ile çıkaracağız. Gelen talebe göre de o projelerimizi orada yoğunlaştıracağız. İstanbul, Bursa, Konya, İzmir, Erzurum ve Adana illerinde çok fazla talep var. Bu illere yoğunlaşacağız gözüküyor. 250 binin üzerinde talep olması durumunda da karşılayacağız, devlet olarak sorumluluğumuz, görevimiz budur. O sayıyı artırma yönünde gideceğiz.”
Bakan Kurum, sosyal konut projeleriyle sadece inşaat sektörüne değil sektörü ilgilendiren tüm alanlara da destek olunacağını belirterek, sloganın ‘yatay şehirleşme ile yükselen Türkiye’ olduğunu hatırlattı.
LPG’li araçlara otopark izni
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, LPG’li araçların alışveriş merkezlerine, kapalı garajlara girmesi konusunda çok ciddi bir talep olduğunu belirterek, bu talebe ilişkin hem Sanayi Bakanlığı hem de İçişleri Bakanlığı ile bu süreci değerlendirdiklerini bildirdi.
Bu konuda, Türk Standardları Enstitüsü’nün (TSE) yayımladığı kuralların bulunduğunu kaydeden Bakan Kurum, şunları söyledi:
“İçişleri Bakanlığımızın bu işe ilişkin yangın yönetmeliğini ilgilendiren kısmıyla düzenlemeler yapması gerekiyor. Biz üç bakanlık olarak bunu çalışıyoruz. Burada da yangın yönetmeliğindeki maddemizi değiştirmemiz gerekiyor. Buna ilişkin hem TSE’nin hem Sanayi Bakanlığımızın yangın yönetmeliği gereği o tedbirlerin alınması kaydıyla LPG’li araçların AVM’lere girmesi konusunda bu çalışmayı yapıyoruz. Bu çalışmayı üç bakanlık ortak yürütüyoruz. Alınmasına müteakip AVM’lere, otellere, konutlara, işletmelere bu izni vermeyi düşünüyoruz.”
Bakan Kurum, LPG’li araçlara otopark izninin yönetmelikte yapılacak düzenlemeyle çözülebileceğine işaret ederek, şu bilgileri verdi:
“Bir yönetmelik değişiklikle halledilebiliyor. Ortak çalışma yapıyoruz. Vatandaşımızın bu mağduriyetini engelleyecek düzenlemeyi yapacağız. Bu tedbirlerin alınması kaydıyla. Bunu yaparken, vatandaşımızın canını korumak zorundayız. Bu tedbirlerle o mağduriyet inşallah engellenir. Bu düzenlemeye de uyan her işletme, LPG’li araçları kapalı otoparklara alabilecekler. Nisan ayında inşallah bu düzenlemeleri yaparız. Bundan sonraki süreçte, o işletmeler de kendisine ilişkin düzenlemeleri yapacaktır. Yangın yönetmeliği gereği, belli düzenlemeleri yapması gerekiyor.
LPG’li araçlardan dolayı hem yerden hem havadan bir hava sirkülasyonu olması gerekiyor. Sıkışan gazlar aşağıda birikiyor. Aşağıdaki o havalandırma sirkülasyonunu sağlayacak düzenlemeleri yaptıkları zaman AVM’lere ve otellere LPG’li araçlar girebilecek. Nisan bitmeden bu düzenlemeyi hayata geçiririz diye düşünüyoruz. Vatandaşımıza böyle bir müjde verelim.”
“Arz talep dengesini konut sektöründe de düzenli şekilde tutmamız gerekiyor”
Konut Piyasası Takip Sistemi’nin önemine işaret eden Kurum, “Arz talep dengesini konut sektöründe de düzenli şekilde tutmamız gerekiyor. Ona göre yatırımcının önünü açmamız gerekiyor, yatırımlarımızı yapmamız gerekiyor. Açıkladığımız Mekansal Stratejik Plan bu anlamda çok önemli. Bu plana uygun bir şekilde sanayilerimizi yapmamız, tarım alanlarını ona göre şekillendirmemiz lazım.” diye konuştu.
Türkiye’nin en büyük çevre projesini Ergene ve Çorlu Nehri’nde başlatmak zorunda kaldıklarını anlatan Kurum, bu projenin 2020 yılında büyük bir kısmının bitmiş olacağını, bu konuda kararlı olduklarını vurguladı.
Kurum, arz, talep dengesinin inşaat sektörünü de ilgilendirdiğini anımsatarak, “Kentsel dönüşümde yılda bir şehirde 10 bin konut satılıyorsa, siz 15 bin konut yaparsanız, o 5 bin arz fazlası olur. Tüm Türkiye’de biz yılık 1 milyon 200 bin konut endeksliyoruz. Bunun 600 bini yeni, 600 bini de ikinci el konutlar. Bu dağılımı dengeyi ona göre takip etmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.
“2018’de yapı izni alan 90 bin 825 yapımız var”
Bunun hem sektör açısından hem de yatırımcının yönlendirilmesi açısından önemine dikkati çeken Kurum, “2018 yılında ülke genelinde yapı izni alan 90 bin 825 yapımız var. Bu bağımsız bölüm sayısına baktığımızda da 681 bin toplam bağımsız bölüm ruhsat almış. İllere göre dağılımına baktığınızda, ilk sırayı 86 bin bağımsız bölümle İstanbul alıyor. İstanbul’u 45 bin bağımsız bölümle İzmir ve 35 bin bağımsız bölümle Ankara takip ediyor. İnşasına başlanan yapılara baktığınızda da 651 bin yapının inşası devam ediyor. Bu talebe göre, tutacağımız istatistik çok önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Kurum, bu istatistiği yayınlayacaklarını bildirerek, “Artık vatandaşımız ona göre hareket edecek. Nerede talep, nüfus artışı, deprem riskinden kaynaklı dönüşüme uğramış konutlarda talep var… İnşallah o sektörümüz adına önemli bir veri olacak.” dedi.
“2023’e kadar dönüştürülmesi gereken 6,7 milyon bağımsız bölüm var”
Kentsel dönüşüme değinen Kurum, “Tespitlerimize göre 2023’e kadar dönüştürülmesi gereken 6,7 milyon bağımsız bölüm var, riskli gördüğümüz. Bunların yaklaşık 1,5 milyonu da daha fazla riskli diyebiliriz. Bu 1,5 milyon adedi, her yıl 300 bin konut yapmak suretiyle, önümüzdeki 5 yıllık süreçte dönüştüreceğiz.” bilgisini paylaştı.
Bağımsız bölümden kastının daire olduğunun altını çizen Kurum, apartmanda kaç dairenin olduğuna göre değişiklik gösterebileceğini ancak ortalama 75 bin binanın acilen dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.
Murat Kurum, Bakanlık olarak 81 ile gönderdiklerini genelge kapsamında şehirdeki riskli binaların ve alanların tespit edildiğini aktararak, “1,5 milyon konutumuzu, hazırlayacağımız acil eylem planı çerçevesinde dönüştüreceğiz.” dedi.
“Yaklaşık 10 milyar liralık kira ve taşınma yardımı yaptık”
Her yıl 300 bin konutun dönüşümünü yapmak istediklerini dile getiren Kurum şöyle konuştu:
“Önümüzdeki 5 yıllık süreçte de 1,5 milyon konutun dönüşümünü yapacağız. Bunun yaklaşık yüzde 15’ini Toplu Konut Dairesi Başkanlığımızla yapacağız. Yaklaşık 40 bin konutunu her yıl Toplu Konut Dairesi Başkanlığımız yerel yönetimlerimizle, vatandaşlarımızla iş birliği içinde, rızası çerçevesinde bu dönüşümü yapmış olacak. Kalan 240 binlik bağımsız bölümü içeren projelere de yerel yönetimlerimiz ve bakanlığımız ortak, özel sektörün de içinde olduğu süreçle birlikte yönetecek. Buna ilişkin de İller Bankası Genel Müdürlüğümüz kanalıyla tam 4 milyar liraya kadar faizde yüzde 50’ye kadar hibe vermek suretiyle… Faizin yüzde 50’sini hibe vereceğiz. Yerel yönetimlerimizi ve vatandaşlarımızı destekleyeceğiz. Bugüne kadar yaklaşık 10 milyar liralık kira ve taşınma yardımı yaptık.”
Bu konunun öncelikli işleri olduğunu belirten Kurum, Kartal’da yaşanan acıların tekrarlanmasını istemediklerini dile getirdi. Kurum, “Bunu hızlı bir şekilde, vatandaşımız, devletimiz, belediyelerimizle el birliği içinde süreci yönetmek istiyoruz. Süreci hızlı bir şekilde takip ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Her yıl 100 bin tanesini dönüştürmek istiyoruz”
Kurum, İstanbul’da 2 milyon yapı olduğunun öngörüldüğünü aktararak, “Her yıl acil konutlarımızı, 500 binin acil olduğunu düşünürseniz, 100 bin tanesini dönüştürmek istiyoruz.” dedi.
Bunun ilk adımlarımı Üsküdar’da, Esenler, Gaziosmanpaşa, Ataşehir’de attıklarını anlatan Kurum, Kartal’da yıkılan binanın temelini gelecek hafta atacaklarını bildirdi.
Bakan Kurum, kentsel dönüşümü “tarihi alanların dönüşümü” ve “deprem riski taşıyan alanların dönüşümü” şeklinde ikiye ayırdıklarını, tarihi alan dönüşümünü Kars’ta yaptıklarını, Kayseri, Konya, Ankara’da yapacaklarını bildirdi.
İstanbul’da Sultanahmet etrafında, Eminönü ve Süleymaniye Camii etrafında başlayan kentsel dönüşüme dikkati çeken Kurum, Fatih Belediyesinin surların etrafında kentsel dönüşümle ilgili projesine destek olacaklarını söyledi.
İstanbul’da surların etrafındaki kaçak, metruk binaların dönüştürülmesi noktasında çalışmaların yapılacağını belirten Kurum, “Aslolan tarihin, atalarımızın bize bıraktığı değerleri gün yüzüne çıkarmak. Kentsel dönüşümü kararlı bir şekilde 81 vilayetimizde yürütüyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
“Sokak sağlıklaştırma projesi”
“Sokak sağlıklaştırma projesi” yürüttüklerini belirten Kurum, her ilde tarihi sokakları koruyacakları çalışmaların yapıldığını, millet kıraathaneleri, kütüphaneler, kafeteryalar inşa ederek sokakların canlı hale getirildiğini ifade etti.
Kurum, 31 Mart seçimlerinin gönül belediyeciliği seçimi ilan edildiğini, gönüllere dokunmanın yolunun da vatandaşa gitmekten geçtiğini anlattı.
Belediyelerin genelgeyle 7/24 çalışmalarının sağlandığını vurgulayan Kurum, “Vatandaşlara gidecek idaremiz belediyelerdir. Dolayısıyla belediyelerin 7 gün 24 saat çalışması çok önemli. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla vatandaşımızın her türlü ihtiyacını karşılamak suretiyle belediyelerimize genelge gönderdik. Bu genelge çerçevesinde belediyelerimiz artık 7 gün 24 saat usulüne uygun şekilde çalışacaklar. Hafta sonu da gece de olsa vatandaşlarımızın taleplerini karşılayacak şekilde orada personel barındıracaklar.” diye konuştu.
Gönül belediyeciliğinin örneklerinin vatandaşa iyi anlatılması için bu genelgenin yayınlandığını aktaran Kurum, vatandaşların bu hizmetten memnun olduğunu belirtti.
“Gerekirse fabrika açılmasına kredi vereceğiz”
Kurum, 18 yıl aradan sonra açılan Emlak Bankasının yeni adının Emlak Katılım Bankası olduğunu belirterek, “21 Mart itibarıyla işlemlerine başlıyor. Ataşehir’de genel müdürlük binamızı kurduk, orada merkez şubemiz var. Merkez şubemizde bankacılık faaliyetlerine 21’i itibarıyla başlıyor.” dedi.
Bankanın 93 yıllık geçmişinin olduğunu hatırlatan Kurum, “İnşallah bu banka hem gayrimenkul sektörüne hem kentsel dönüşüm projelerine katkı sağlayacak.” ifadesini kullandı.
İthal ve cari açığa etkisi olan malzemelerin Türkiye’de üretilmesinin önünün açılacağına işaret eden Kurum, “Ülkemizde bu malzemeleri daha fazla üretip SİHA’larda İHA’larda yaptığımız o başarıyı inşaat sektöründe de ithal etmeyeceğimiz şekilde yerli üretimine destek olacağız. Gerekirse fabrikalara ortak olacağız, gerekirse fabrika açılmasına kredi vereceğiz. Bu sayede hem cari açığa etkisi olacak hem de ülkemizde bu malzemelerin üretilmesine imkan vermiş olacağız.” diye konuştu.
Yapılan düzenlemeyle kentsel dönüşüm projelerinde ilgili kurumların doğrudan çalışabilmesinin önünün açıldığını anımsatan Kurum, kentsel dönüşüm projelerine finans desteği verileceğini ve o projelerin yapılmasına katkı sağlanacağını aktardı.
“12 ülkede Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü temsilcilikleri olacak”
Gayrimenkul satışının iyi yönetebilmesi için Bakanlığın Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ajansı ile koordine halinde 12 ülkede açacağı ofislerin çalışmalarına ilişkin Kurum, yurt dışı müteahhitlik hizmetleri kapsamında yaklaşık 11 milyar dolarlık iş yapıldığını ifade etti.
Kurum, Türkiye’de 440 bin müteahhit bulunduğunu belirterek, bu müteahhitlerin yurt dışına açılmasının ve 11 milyar dolarlık işin kapasitesinin daha da büyütülmesi gerektiğini vurguladı.
Müteahhitlik sektörünün yurt dışına açılması ve yurt dışındaki vatandaşların Türkiye’den gayrimenkul almalarının kolaylaştırılması için 12 ülkede Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü temsilcilikleri bulunacağına işaret eden Kurum, yurt dışında yaşayanların büyükelçilik bünyesinde Türkiye’deki herhangi bir gayrimenkulün tapu işlemini yapabileceğini aktardı.
Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İlk temsilciliğimizi Almanya’ya açtık. Akabinde Rusya, Fransa, Hollanda, İngiltere, Azerbaycan, Avusturya, İsveç, İran, Belçika, Katar ve Birleşik Arap Emirliklerine şubeleri açmayı hedefliyoruz. Bunun dışında 20 tane çevre şehir müşaviri kadrosu aldık. Bu kadrolar da büyükelçilikler bünyesinde yurt dışındaki işlerden o pastadan daha fazla pay alabilmek, yurt dışındaki iş yapan müteahhitlerimize destek olabilmek için orada görevlendirilecekler. Bu görevleri kapsamında da yurt dışındaki iş kapasitemizi artıracak ve oradaki vatandaşlarımıza destek olacaklar. Bu da çok önemli bir düzenleme.”
“Sıfır Atık Projesi bir kadın hareketidir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan himayelerinde başlatılan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yürütülen Sıfır Atık Projesi’ne değinen Kurum, “Sıfır Atık Projesi bir kadın hareketidir. Sayın Emine Erdoğan himayelerinde başlattığımız uygulamada bugüne kadar 14 bin kamu kurum ve kuruluşunda uygulamaya geçtik. Hedefimiz tüm Türkiye’de 2023 yılına kadar bu uygulamayı yaygınlaştırmak.” diye konuştu.
Kurum, uygulama çerçevesinde çöplerin kaynağında ayrıştırılacağını ve geri dönüştürüleceğini ifade ederek, organik atıkların da kompost hale getirilerek millet bahçelerinde, parklarda çiçeklerin yetiştirilmesinde kullanılacağını söyledi.
“Doğayı korumamız gerekiyor”
Filipinler’de karaya vuran yavru bir balinanın midesinden 40 kilogram plastik çıktığına işaret eden Kurum, çıkarılanlar arasında 115 plastik bardak, 4 pet şişe, 25 poşet, 2 terlik, ip ve çuvaldan oluşan 6 kilogram da çöp bulunduğunu anlattı.
Kurum, “Yıllık 30-35 milyar plastik poşet tüketiyoruz. Plastik poşetler 800 yıla varan sürede doğaya karışıyor ve doğamıza, denizimize, balıklarımıza zarar veriyor. Balıklarımız bunları yem zannediyor, o parçaları yiyorlar sonrasında bir balinanın midesinde 40 kilogram çıkıyor.” dedi.
Doğanın ve denizin korunması gerektiğinin altını çizen Kurum, buna ilişkin plastik poşetlerin ücretli verilmesi düzenlemesinin çok önemli olduğunu söyledi.
Kurum, “Zincir marketler geçtiğimiz yıl ocak ayında, 294 milyon poşet kullanırken bu yıl ocak ayında 82 milyon poşete düşmüş, yüzde 75 azalma olmuş. (Geçen yıl) Şubat ayında aynı marketlerde 605 milyon poşet tüketilmiş, düzenlemeden sonra tüketilen poşet miktarı 150 milyon ve yüzde 78 azalma söz konusu. Yani yüzde 80’e varan bir azalmayı sağlamış durumdayız.” bilgisini verdi.
Çevre ve doğanın korunması adına yapılan bu düzenlemeye kadınlar ve çocukların da destek verdiğini vurgulayan Kurum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da yerel seçimlerde projeye desteğini açıkladığını anımsattı.
Kurum, plastik poşetlerin ardından 2021’de depozito uygulamasına geçeceklerini, depozito uygulaması kapsamında cam, metal şişelerin verilip karşılığında “kontör, otobüs bileti, çikolata” gibi ürünlerle geri dönüşümün bireylerce sağlayacağını bildirdi. Aynı zamanda geçmişte süt şişelerinde yapıldığı gibi marketten depozito alınabileceğini anlatan Kurum, bu uygulamaların etaplar halinde yapılacağını aktardı.
Kurum, “Plastik poşetlerle başlattığımız, depozito ile devam eden süreçte ve işin genelindeki ‘Sıfır Atık’ uygulaması bütüncül bir uygulama olacak. Artık bizim bakanlığımıza, Külliyemize çöp kamyonu girmiyor. İnşallah biz onu şehirlerimizde, ilçelerimizde de uygular hale geleceğiz.” diye konuştu.
“Beton kalitesi dijital ortamda takip edilebilecek”
Bakan Kurum, inşaat kalitesinin artırılması ve mağduriyetlerin yaşanmaması için müteahhitlik alanına getirilen kurallar içinde yer alan “çipli beton” sisteminin çok önemli olduğunu, bu uygulamayla birlikte artık betonun ne zaman, nereye döküldüğünü ve beton kalitesini dijital ortamda takip edebileceklerini, uygulamayla çok önemli bir veri elde edileceğini, bu verilerin bir sistemde depolanacağını söyledi. Bakan Kurum, şunları kaydetti:
“Bundan 20 yıl sonra, inşallah öyle bir olayla bir daha karşılaşmayız ama Yeşilyurt Apartmanı gibi bir olayda kullanılan betonun kalitesi neymiş, beton hangi sınıftaymış diye oraya gidilmeden dijital ortamda betonun kalitesini görebilme imkanına erişeceğiz. Beton sınıfında kalitesizlik varsa dijital ortamda onu takip etmiş olacağız. Hem yapı denetim firmasına hem yüklenici firmaya gerekli cezai işlemleri yapacağız, uygulayacağız. Bu anlamda, bizim malzeme ve beton kalitesini sağlayabilme anlamında çok önemli bir düzenleme. Bu uygulamaya, 31 Aralık 2018 itibariyle başladık. Bugüne kadar toplam 19 bin inşaattan 561 bin çipli beton alımı yapılarak denetimi gerçekleştirildi.”
Müteahhitlerin de sınıflandırıldığını belirten Kurum, bu kapsamda 9 ayrı sınıflandırma yapıldığını dile getirdi. Kurum, “Bunu yapmamızın sebebi şu, işin ehli olan insanları o ehil olduğu kısma yöneltmek. Yani, sizin bundan önceki yaptığınız işlere baktığımızda 500-600 konut bitirmişsiniz ve yeni yapacağınız işte de 600-700 konut yapabilirsiniz. Ama daha önce 500 konut yapmamışsanız direkt 500 konut yaparak bu işe başlamayın. Hem kendinizi hem vatandaşı yormayın diye böyle bir düzenleme yaptık. Dolayısıyla o sınıflar çok önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Kurum, Kentsel Dönüşüm uygulamalarında bu sınıflandırılmaya dikkat edildiğini vurguladı.
“QR” kodlu sistemle 200 bin tapu işlemi yapıldı
Bakan Kurum, “QR” kodlu tapu işlemlerini anlatırken, “Bu sistemle bugüne kadar 200 bin tapu işlemi yapıldı. QR kodlu tapularımız hem görsel hem de bilgi anlamında çok önemli.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin 2023’e uzanan süreçte dijitalleşme konusunda attığı ve atacağı adımlara dikkati çeken Kurum, şunları kaydetti:
“Tapunuza baktığınız zaman QR kodunu telefonunuza okutuyorsunuz ve direkt sizin ada, parsel bilgilerinin, gayrimenkulun olduğu alana sizi navigasyonla götürebiliyor. Hani bazen ‘benim aldığım ev burada ama tapu başka yerde çıkıyor’ diyorlar, vatandaşımız artık nerede almış, metrekaresi, ada, parseli neymiş bütün şeceresini, hatta geçmişini öğrenebiliyor. İcralı mı, değil mi bunları görebilecek. Bu anlamda çok önemli bir değişiklik. Akabinde o değer esaslı haritalarımıza geçip, artık tapuları değerinden devredecek. Bu da çok önemli bir düzenleme, yönetmeliği çıktı. Bunun şimdi hem pilot uygulamasını yapacağız hem de o değer esaslı, artık gerçek değerinden tapu devrini yapmaya ilişkin de bu düzenlemeler önemli.”
“İleride dijitalleştiğimizde üç boyutlu tapulara geçeceğiz. Artık metrekare değil metreküp olacak tapularımız. Yani alanın yüksekliğiyle birlikte.” diyen Kurum, QR kodlu tapulardan bugüne kadar 200 bin vatandaşın yararlanmasının çok önemli olduğunu vurguladı.
“800’e yakın ilçemizde de yapacağımızı öngörüyoruz”
Kurum, 81 ile en az bir millet bahçesi yapma hedefiyle yola çıktıklarını söyledi.
Bugüne kadar 32 ili projelendirdiklerini belirten Kurum, bir kısmının açılışını yaptıklarını, bir kısmının inşasının başladığını ifade etti.
Kurum, “Artık ilçelerimize kadar indik. İlçelerimize dair belediye başkan adaylarımızın, başkanlarımızın millet bahçesi yapma noktasında talepleri var. Bu noktada çok yakın zamanda biz 81 ilimizde 800’e yakın ilçemizde de bu uygulamayı yapacağımızı öngörüyoruz.” diye konuştu.
Kişi başı yeşil alan miktarını 2023 yılında 15 metrekareye çıkarma hedefiyle çalıştıklarına işaret eden Kurum, şunları söyledi:
“Proje çok güzel gidiyor, çok mutluyuz. O şehrin en önemli ve değerli alanlarını bahçeye çeviriyoruz. Hiçbir şekilde ranta konu etmiyoruz. O alanların millet bahçesi olup, yine milletin kullanımına açılması çok önemli. Hem gönül belediyeciliği sürecinde hem vatandaşlara hizmet etme sürecinde çok önemli bu projeleri biz de kararlı bir şekilde yapmaya gayret gösteriyoruz. O noktada vatandaşımız da bizim yanımızda, onları da mutlu ettiğimizi düşünüyoruz.”