Başkan Sözlü, “Kentsel dönüşüm, kapitalizmin azgın iştahına kurban edilmemeli.”
CNBC-e’de yayınlanan Finans Cafe programında Melda Yücel Kocaalp’in konuğu olan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, kentsel dönüşüm mantığı ve Adana’da gerçekleştirilecek çalışmaların şekliyle ilgili bilgi verdi.
Kentsel dönüşümün halk nezdindeki algısının düzeltilmesi gerektiğini beliren Başkan Sözlü, “Binaların, çarpık yapılaşmanın bulunduğu yerde modernize edilmesi, hak sahipleriyle müteahhitlere verilen imkanlar haricinde, geride kalan yıllarda şehirciik adına kaybedilen zamanın telaffisi için bir fırsata dönüştürülmeli kentsel dönüşüm. Yol, yeşil, alan, atlyapı ihtiyacının giderilmesi, trafik sorununun çözümüne hizmet edecek, modern şehirciliği uygulamak adına bir fırsat olarak tarif edilebilir kentsel dönüşüm. Afetlerle ilgili riskli binaların düzeltilmesi açısından da fırsat olarak görülebilir” dedi.
TARLALARI KONUT ALANI YAPARAK DÖNÜŞÜM OLMAZ
Adana’daki yapı stoğunun iki şekilde değerlendirilebileceğini ifade eden Başkan Sözlü, “Öncelikle riskli konutlar olarak değerlendirdiğimizde, özellikle şehrin eski merkez alanında, kuzeye doğru gelişim alanına doğru yenilenmesi gereken bir yapı var. Modern şehircilik açısından baktığınızda belki risk açısından, binanın deprem riski, afet riski açısından çok sakınca yok ama modern şehirciliğin ruhuna hitap etmek, ya da şehrin dizayn hakkı açısından değerlendirdiğinizde tabii ki orada da bir problem var ama orası kötünün iyisi. Adana’da özetle şehrin eski merkezinde yüzde 75’ten daha fazla bir riskli alan, yapı stoğu var. Bu yapı stoğu hem ruhsatlama açısından problemli, hem de Seyhan Nehri’nin deltası üzerinde kurulmuş, Alivyon zeminde sıvalaşma riski mevcut ve 1. derecede deprem bölgesinde, fay hatlarına yakın. Kentsel dönüşüm, yeni yönetmeliklere uygun şekilde afet riskini giderecek ama sadece afet riskini, niteliksiz yapı görüntüsünü ortadan kaldırmaktan öte, modern şehirciliğin gereklerini de karşılayacak şekilde hayata geçerilmeli. Adana’da yeni konut alanlarını, yeni arsaları, tarım alanlarını, tarlaları, konut arsası haline getirip, imarlı parseller haline getirirseniz olmaz. Ben İstanbul için de söyleyeyim, Türkiye’nin diğer bölgeleri için de söyleyeyim. Bir tarafta çok azgın iştahla, yeni imar alanları açarsanız ve bir taraftan da kentsel dönüşüm yaparsanız, İstanbul gibi rant bölgelerinde, Fikirtepe ve benzeri yerlerde kentsel dönüşüm yapılıyor dersiniz, ancak bunu gerçek anlamda İstanbul’un bütününe oranladığınızda Okyanus’ta damla bile çıkmaz. Orta ve uzun vadede İstanbul için, Adana için, Ankara için, bir modern şehir oluşturmak, bir şehri yenilemek, afet riskini ortadan kaldırmak ve modern şehircilik açısında geçmişte yaşanan problemleri ortadan kaldırmak adına bir kentsel dönüşümden bahsediyorsanız, sorunlu yapıları bulundukları yerde dönüştüreceksiniz. Bir kere kentsel dönüşüm için, bol keseden yeni imar alanları açmadan, dönüştürülmesi gereken alanlarda, yüksek yoğunluklardan da kaçınarak, hak sahibinin hakkını ve müteahhidin de para kazanma aralığını uygun oranda tutarak, ama bunu asgari ölçüde ayarlayarak bir yapılaşma gerçekleştirirsiniz” diye konuştu.
HEM YÜKSEK DEĞER ARTIŞI, HEM YÜKSEK YOĞUNLUK OLMAZ
Bir alanda hem yüksek değer artışı, hem de yüksek yoğunluğun aynı anda bulunmasının sorun yaratacağını kaydeden Başkan Hüseyin Sözlü, şöyle devam etti: “Bir yerde yüksek değer artışları olduysa, siz o değer artışlarının yanında bir de yüksek yoğunluklar veriyorsanız, bu orta vadede yeni bir probleme kapı aralıyor. Metrekaresi İstanbul’da 10 bin dolara da konut var. Siz buralarda kentsel dönüşümün önünü açarken, fırsattan istifade hak sahibiyle müteahhidi buluşturma adına yüksel emsaller, yoğunluklar veriyorsunuz ama aynı yerde metrekaresi 10 bin liraya ya da 10 bin dolara konut satılıyor. Buraya neden yüksek yoğunluk verilir ki? Zaten değer oluşmuş orada. Örneğin Adana’da 2.4 yoğunluk gibi üst sınırımız var. Belki de 2’de sınırlayacağız. Şehircilik açısından sakınca arz etmeyen, modern şehirciliğin ruhuna uygun, betonlaşmanın önünü kesen bir şekilde gerçekleştirilecek. Adana’da emsal artışıyla bunu yürütmeyi düşünmüyoruz. Planlanmış, modern şehirciliğin ruhuna uygun, içinde barındıracağı insanlara huzur ortamı sağlayan alanları oluşturarak, bunu gidermeyi ve değer artışıyla bunu karşılamayı düşünüyoruz. Hem değer artışı hem yoğunluk artışına gerek yok. Değer artışının olmadığı yerde yoğunluğun yükselmesiyle onu teşvik ederseniz, halkı da hak sahibi olarak korumak adına bu yapılabilir. Bunu anlayabiliriz ama yüksek değerlerin olduğu yerde emsal artıışı yapılmasını anlamakta güçlük çekiyoruz. Kentsel dönüşümün vazgeçilmez bir yol olarak görüldüğü yerde neden geniş alanlar imara açılarak, tarım alanları, tarlalar imarlı parseller haline getirilir? Oraları rant çekiciliğinden uzak tutması lazım belediye başkanlarının, belediye meclislerinin. Biz ona Adana’da çok dikkat ediyoruz. Özellikle Seyhan Nehri’nin sağı ve solunda, iki yakasında, bir tarafı Seyhan, bir tarafı Yüreğir. Nehir deltasında, hem sıvalaşma riski, hem fay hatları, hem de niteliksiz, ruhsatsız yapıları ortadan kaldırıp şehire modern bir çehre kazandırmanın çabasında olurken, buralarda yüksek emsallerden de kaçınarak, betonlaşmaya karşı bir duruşumuz var. Adana’da Seyhan ilçesi Fatih Mahallesinde 30 hektarlık, Seyhan ilçesi 2000 Evler Mahallesi’nde 30 hektar, Yüreğir ilçesinde Köprülü Mahallesi’nde 29 hektar, Çukurova ilçesinde Göl Mahallesi’nde 20 hektar, Yüreğir Sinanpaşa Mahallesi’nde 56 hektar, yine Seyhan ilçesi Ziyapaşa Mahallesi’de 20.8 hektarlık alanda kentsel dönüşüm çalışmaları var. Bunların içinde en yüksek emsal 2.4 yoğunluk. Betonlaşmaya karşı, azgın rantın kurbanı olmamak için buna dikkat ediyoruz.”
KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ DAHA KISA SÜREDE İMZALANMALI
Adana’daki konut fiyatlarının artış yüzdesinin yüksekliğiyle ilgili bir soruyu yanıtlayan Başkan Hüseyin Sözlü, şunları söyledi: “Yüzde oranına baktığınızda, Adana’da konut fiyatlarının artışında İstanbul’un önünde olduğu doğrudur ama Adana’yla İstanbul arasında bir uçurum var. İstanbul’da metrekaresi 7-8 bin liradan başlayıp, 25 bin liraya kadar metrekare konut maliyeti mevcut. Adana’da konut fiyatlarının yüksek olduğu yerlerde metrekare fiyatı 3 bin, 3 bin 500, 4 bin lira. Adana’da hala metrekaresini bin liraya, bin 200 liraya alabileceğiniz mütevazı konutlar var. Adana’da belki o, 1500-2000 liralık fiyatlar üzerinde 1 puanlık artış olmuştur, Adana değerini yeni buluyor. Bu aşamada çok dikkat ediyoruz. Adana’da kentsel dönüşüm alanlarına bakarken, bir taraftan da yeni alanlar açmıyoruz. Siyasi parti ayrımı yapmadan söylüyorum; çok sayıda belediyede, kentsel dönüşüm alanlarıyla ilgili sıkıntı var. Kentsel dönüşüm alanları, afet riskli alanlar ilan ediliyor ama projelerin uygulanması için Bakanlıkta 6 aya uzanan imza beklemeleri yaşanıyor. Orada hangi tereddütler oluşuyor bilmiyorum fakat özellikle son dönemde düşük emsallerde, mesela Adana’da 2.4 gibi sınırlandırılmış bir emsalde 6 katlı sınırlama yapılıyor. Bahçeşehir’de, 7, 8, 9 emsali verdiğiniz yerde gökdelenleri dikiyorsunuz, 2.4 yoğunluğun olduğu yerde, mühendisliğin yol haritası belli, gerekçeleri belli. Örneğin Adana’da Yüreğir Belediyesi Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşımızın başkanı olduğu bir belediye. Onların çalıştığı, güzel bir proje çıkardığı yerde bakanlıktan henüz imza çıkmadı. Adana’da bir çok projemize henüz imza çıkmadı. Burada bir şikayetten ziyade, imzaların hızlandırılması, kentsel dönüşümün önünün açılması konusunda bir arzumuzu dile getirilmek istiyoruz. Özellikle büyükşehir belediyelerinde bunun önünü açmak gerekir. Nihayetinde büyükşehir belediye başkanları hafife alınmamalı. Bir çok bakan, bakanlık koltuğunu bırakıp, büyükşehire aday oldu. Kimisi kazandı, kimisi kazanamadı. Niçin büyükşehir projeleri bakanlık kapılarında uzun süre bekletilir, anlamakta güçlük çekiyorum.”
KAPİTALİZMİN İŞTAHINI DİZGİNLEYEREK KENTSEL DÖNÜŞÜM
Başkan Hüseyin Sözlü, sözlerini şöyle tamamladı: “Kentsel dönüşümün bir itici gücü var. Hak sahibiyle, yapı müteahhidinin anlaşması, oluşan rantın onları tatmin etmesi. Burada azgın iştahlarla başka şeyler çıkarmamak lazım. Hak sahibini memnun edecek, yapı müteahhitlerini de şevkini kırmayacak şekilde yatırım yapmaya teşvik edecek, iki tarafın da kazanacağı bir ortam oluşturulmalı.Kazan kazan modelini de kapitalist sistemin azgın iştahına şehri, projeleri kurban etmeden uygulamak gerek.”