Kaset şantajına aracılık eden eski HSYK Başkanvekili kim?
Yıldıray Çiçek
Türkgün gazetesinin Mansur Yavaş’la ilgili yaklaşık 3 ay önce yaptığı haberler, yazarlarının yazdığı yazılar bugün Türkiye’nin gündemi olmuştur.
Türkgün gazetesi, Mansur Yavaş ile Necmettin Kesgin isimli bir işadamı arasında yaklaşık dört yıldır mahkemelerde süren davaları Türkiye gündemine taşımıştı.
Türkgün gazetesi bu haberleri yaptığında Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olması henüz netleşmemişti. Mansur Yavaş CHP-İP arasında gidip geliyordu.
Hatta o günlerde “Sözde hukukçu ama tehdit ve şantaj yoluyla kazanç sağlama yolunda neler çevirmiş neler… Türkgün gazetesinin bu haberi sonrası artık Türk medyası bu olayın üzerine gidecektir. Hele hele sahte senet düzenleyip ceza alması ve insanları “kasetin var, ailene rezil olacaksın” diye tehdit etmesine dair iddialar yenilir yutulur cinsten değildir.
Mansur Yavaş hakkındaki bu iddialar doğruysa, iddia içeriğindeki özellikle “kasetin var, ailene rezil olacaksın” tehditleri bir FETÖ taktiğidir. Herhalde aday yapmak isteyen CHP ve İP de bu iddiaları araştıracaktır. “ (11 Aralık 2018) diye de CHP ve İP’e uyarıda da bulunmuştum.
Ya araştırdılar Mansur Yavaş’ı karakter olarak kendilerine uygun gördüler ya da iddiaları hiç dikkate almadılar. Aylar önce kendilerini Mansur Yavaş’ın mahkemelerdeki davaları üzerinden uyaranları kulak ardı edip, bugün “Mansur Yavaş’ı engellemeye çalışıyorlar” diye propaganda yapmanın bir mantığı yoktur.
Zaten ortaya çıkan iddialara ve işlenen suçlara baktığımızda da Mansur Yavaş’ın savunulacak bir yönü yoktur.
Mansur Yavaş düzenlediği basın toplantısında her şeyi inkâr etti. Elbette inkâr edecek bu dünyada tek hayali olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için hayalini korumak zorunda… Mansur Yavaş son kozunu oynuyor.
CHP-HDP ittifakını Türkiye’de görmeyen, bilmeyen kalmamışken, gerek CHP’li, gerek HDP’li yöneticiler bile bu ittifakı “gönül ittifakı” olarak tarif ederken “HDP ile ittifak yaptığımıza dair atılan alçakça iftiralar” diyen Mansur Yavaş’tan ne bekliyorsunuz ki?
Mansur Yavaş’ın bu inkârları bana Nasrettin Hoca’nın şu fıkrasını hatırlattı.
Nasreddin Hoca’nın yanında seslice yellenen biri, kabahatini örtbas edebilmek için ayağını tahtaya sürtmeye başlamış. Hoca gülümsemiş;- Haydi sesini uydurdun diyelim. Ya kokusunu ne yapacaksın?
Mansur Yavaş’ın her yerinden koku fışkırıyor.
Mansur Yavaş düzenlediği basın toplantısında 4-5 yıldır davalık olduğu işadamı Necmettin Kesgin’in çocuk istismarcısı ve şizofren raporlu olduğunu söylüyor.
O işadamı madem çocuk istismarcısı ve şizofren yıllardır bununla niye arkadaşlık ediyorsun?
Beraber atış poligonlarına niçin gidiyorsun?
İçinde yargı üyelerinin de bulunduğu kişilerle beraber bu işadamını da alıp niçin yemekli toplantılara gidiyorsun?
Ve en can alıcı soru şu: Bu işadamı madem böyle biri niçin ona kaset üzerinden şantaj ve tehditte bulunuyorsun ve eski bir HSYK başkanvekili bu kaset-para ilişkisi üzerinden niye aracılık ediyor?
Bu olaya ait videoyu sosyal medyada milyonlar izlediği halde nasıl inkâr edebiliyorsun?
Eski HSYK başkanvekili sana yargıda başka ne tür kolaylıklar sağladı?
Yargıda “Ankaralılar Çetesi” olarak anılan kişiler kimlerdir?
Sahte yahut gerçek senet üzerinden 600 bin dolarlık danışmanlık yaparken şizofren ve çocuk istismarcısı olduğunu akıl edemediğin kişi, şimdi niçin köşeye sıkışınca böyle oldu?
Mal varlığında dolu ev -arsa gösterdiğin halde televizyonlara çıkıp “Ben kiralık evde oturuyorum” diye kendine acındırdığın halde, 600 bin dolarlık danışmanlık ücreti için bu kadar alavere-dalavereye bulaşmanın izahını nasıl yapacaksın Mansur Yavaş?
Herşeyi bir kenara bırakıp, sadece işadamına tehdit ve kaset şantajı üzerinden attığın mesajları göz önüne aldığımızda sana bırak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını muhtar azalığı verilir mi?
“Derman Belediyecilik” diye bahsettiğiniz anlayışınız tehdit ve şantaj belediyecilik mi olacak?
Suçladığın iş adamının her yanı yanlış olsa, senin bu zihniyetin nasıl aklanmış olacak?
Hadi kabul ettik diyelim, o işadamı çocuk istismarcısı, şizofren biri, peki kendini nasıl tarif edeceksin?
“Ben de para için bu gibi adamları tuzağa düşürüp, kasetle şantaj ve tehdit eden bir belediye başkan adayıyım” mı diyeceksin?
Mansur Yavaş yarın o aracı ettiğin eski HSYK Başkanvekili niçin aracı olduğunu, olayları anlattığında ne diyeceksin?
Ona da şizofren mi diyeceksin?
Nerden tutarsan tut, elinde kalacak bir süreç…
HDP destekli bir başkan adayına Ankaralı belediye teslim etmez etmesine de, deşifre olan ilişkilerini de seçimlerle perdelemeye kalkma…
“Ben davamı, partimi satacak kadar karakteriz değilim” dedikten sonra sürüklendiğin yer CHP olmuştur. Senin siyasi olarak güvenin yokken, bu konulardan sonra hangi karakterine güvensin Ankaralı?